START
İLETİŞİM FORMU
ZİYARETÇİ FORMU
SANAL ALEM - SANAL ALEMDE KIZ-ERKEK DİNİ CHAT YAPILABİLİRMİ
SANAL ALEM VE CHAT - İSLAMİ REALİTEDE CHAT YORUMU
SANAL ALEM - SANAL ALEMDE CHAT VE SESLİ CHAT HARAMMIDIR
SANAL ALEM - SANAL ALEM İLE İLGİLİ VİDEOLAR
SANAL ALEM - SANAL ALEM ZARARLIDIR
SANAL ALEM - SANAL ALEMDE KUMA İKİNCİ EŞ ARAYIŞI
SANAL ALEM - KÖTÜLÜĞÜN ZIRHLI SEYYAR KALESİ BAZI SOHBET CHAT ÜNİTELERİ
SANAL ALEM - SANAL İSLAMİ TEST
SANAL ALEM - SANAL ALEMDEKİ AHLAKİ ÇÖKÜNTÜDEN KURTULUŞ YOLLARI
SANAL ALEM - KENDİNİ BOŞLUKTA HİSSEDENLERİN MEKANI
SANAL ALEM - MÜSLÜMAN ÜMMETİN DÜŞTÜĞÜ DURUMLAR
SANAL ALEM - MÜSLÜMAN İMAJI İLE BAYANLAR TUZAĞA DÜŞÜRÜLÜYOR
SANAL ALEM FACEBOOK VE İSLAM
SANAL MİKROMETRİK TEST
SANAL ALEM SOHBET CHAT VE PEYGAMBERİMİZ S.A.V EFENDİMİZ
SANAL ALEM - MÜSLÜMAN GENÇLİK İSVEÇ SENDROMU
SANAL ALEM - SANAL ALEMDE ZARARLI ETKENLER
MİKRO SOSYOMETRİK TEST ÜNİTESİ ISLAMGREEN34 VİRTUAL PSYCHOLIGİCAL INTERNATIONAL ANALYSİS SYSTEMS
SANAL ALEM VE MALAYANİLİK
SANAL ALEM - AHLAKSIZLIK NEDEN ARTIYOR
SANAL ALEMDE BOŞ VE LÜZUMSUZ KONUŞMAK GÜNAHMIDIR
SANAL ALEMDE ERKEKLERİN BAYANLARA BAKIŞ AÇISI
SANAL ALEM İNTERNET - EVLİLİK - DEPRESYON
SANAL ALEMDE ZARARLI OLUŞUMLAR
SANAL ALEM VE MÜSLÜMAN GENÇLİK
SANAL ALEM AHLAKIMIZI BOZMASIN
SANAL ALEM - SANAL ALEMDE YOK OLAN AHLAK VE İSLAMİ REALİTE
SANAL ALEM ASRIN DECCALİ SOHBET CHAT
SANAL ALEM - MÜSLÜMAN GENÇ KIZ VE KADINLARIMIZA İSLAMİ OBJEKTİFTEN BAKIŞ
SANAL ALEM - YALAN VE GÜNAH MEKANI
SANAL ALEM - ÇAĞIMIZDAKİ TEKNOLOJİK ZİNA
SANAL ALEMİN GENEL TANIMI
SANAL ALEMDE CHAT VE DİN BİR ARADA OLABİLİRMİ
SANAL ALEMDEKİ AMERİKANVARİ GENÇLİK ÖZENTİLERİ
SANAL REFLEX
SANAL MUTLULUK
SANAL ALEM VE MELEKLERİN GÖZYAŞLARI
SANAL ALEM VE BAZI SOHBET CHAT ODALARININ ZARARLI YÖNLERİ
SANAL ALEM VE SOHBET CHAT SİTELERİNDEKİ İSLAMİ TEBLİĞ
SANAL ALEM VE İSLAMİ TEBLİĞ METODU
SANAL ALEMDEKİ CİNSELLİK VE İSLAM
SANAL ALEM VE ŞEYTANİ SOHBET SÖZLERİ
SANAL ALEMDE GEYİK VE MÜSLÜMAN GENÇLİK
SANAL ALEMİN SONU UÇURUMDUR
SANAL ALEMDE İSLAM KARDEŞLİĞİ
SANAL ALEMDEKİ GÜÇ MERKEZİ BAYANLAR
SANAL ALEMDEKİ EVLİ BAYANLAR VE SORUNLAR
SANAL ALEMDE EVLİ BAYANLAR VE KÜFÜVVET
SANAL ALEMDE EVLİ BAYANLAR VE KİŞİLİK ÇATIŞMALARI
SANAL ALEMDEKİ EVLİ BAYANLAR VE ÇİLELERİNE ÇÖZÜMLER
SANAL ALEMDE TÜRK-RUS ( SLAV ) YAKINLAŞMASI
SANAL ALEM BASTIRILMIŞ DUYGULAR
SANAL ALEM TEFEKKÜR VE TEVEKKÜL
SANAL ALEM VE ÇÖZÜMLER
SOHBET CHAT KANALLARIMIZ - WEB SİTELERİMİZ - YAZI GRUBU ÜYELERİMİZ
SANAL ALEMDEKİ KİŞİLİK ÇATIŞMASI
SANAL ALEM - SANAL ALEMİN OLUŞTURDUĞU PSİKOLOJİK SORUNLAR
SANAL ALEMDE KIZ-ERKEK CHAT DİNİMİZDE HARAMMIDIR
SANAL ALEM - SANAL ALEMDE BAŞLAYAN AŞKLARIN SONU HÜSRANDIR
İSLAM VE KADIN
KALPLERİN KEŞFİ

SANAL ALEM - SANAL ALEM VE BAZI SOHBET CHAT SİTELERİNİN ZARARLI YÖNLERİ

Selamün Aleyküm Değerli Müslüman Kardeşlerim
Sanal Alemde İslami Realitenin hakimiyeti için
gece gündüz çalışan web sitelerinden ve buradaki
İslami gaye ile yazışan kardeşlerimizden Allah c.c razı olsun
başarılarının devamını nasip eylesin inşallah
Sanal Alem ve bazı sohbet chat sitelerinin
gerçek yüzünü görebilmek
ve buradaki yazışan kişilerin gerçek karakter yapılarını
çözümleyebilmek çok basit bir hadise değildir
Bu zaman ile ortaya çıkabilecek
acı çekilerek ve hüsrana uğranılarak elde edilebilecek
çok farklı bir melekedir
Müslüman kardeşlerimiz
ilk etapta hiç bir şeyin farkında olamayabilirler
halis ve salih bir niyet ile bu tür yerlere girebilirler  
islami fikir görüş ve düşüncelerini paylaşırlar
daha sonra yine farkında olmadan
sanal alemin ve bazı sohbet chat sitelerinin
bağımlısı haline gelebilirler
yine farkında olmadan bazı kişilerin
fikir ve düşüncelerinden etkilenerek
bu kişilerin bağımlısı olabilirler
yine farkında olmadan
20 çeşit psikolojik travmadan
bazılarını yaşayabilirler
fakat bunları yaşarken bile
ne yaşadıklarının farkına varamayabilirler
kendilerinin içinde bulunduğu durumuda
analiz edemeyebilirler
durumun bu hale gelmesinde
bazen suçlu olan web sitesi
veya buradaki yetkilier
veya yazıştığı ve etkisinde kaldığı kişiler olabilir
müslüman kardeşimiz
bazı şeylerin farkına çok geç varabilir
ve kendisini suçlayarak pişmanlık duyabilir
fakat bu bir şey ifade etmemektedir
acı çekilerek hüsrana uğranılarak
elde edilebilen bir melekedir bu
aslında bir dünya imtihanınında gereğidir
ancak dini konu yazmakla meşgul olan
ve uzun süre sanal alem ve sohbet chat sitelerinde kalanlar
kendi iç dünyasındaki olumsuz değişimleri
ancak belirli bir süre sonra algılayabilirler
bunun içinde müslüman kardeşlerimiz
ilk etapta kesinlikle suçlanamazlar
gerçekleri görmek
hem zamanla hemde yaşanarak oluşan bir melekedir
genel hatlarıyla bazı sohbet chat üniteleri
batıldan alınmış şekliyle
islami formasyondan geçirilmeden kullanılmaktadır
bu bazı sohbet chat üniteleri
şer okyanusunda yol alan şer gemisine benzer
Batılın şerre hizmet için ürettiği
bu şer gemisini
müslümanlar imal etmemişlerdir
dolayısıyla ilk etapta
müslümanların islami realite kuralları
bu şer gemisinde geçersizdir
sanal alem ve bazı sohbet chat sitelerinde
islami realiteyi hakim kılmak
ve islami çözümler üretmek
bazı durumlarda samanlıkta iğne aramaya
bataklıkta gül yetiştirmeye benzer
müslümanlar şer gemisinin içindedir
ve her ne kadar hayra ait kuralları ile
batılla savaşmaya çalışsalarda
bu şer gemisi şerrin kurallarıyla
şerre hizmet etmek için imal edildiğinden
ve şerrin çizdiği rotada ilerlediğinden
ve serrin okyanusuna sizi taşıyacağından
ve şerrin rotasında ilerleyeceğinden
siz ne kadarda bu geminin içinde şer ile
savaşsanızda
bu şer gemisinin sizi ulaştıracağı liman
yine şerrin hizmetindeki şer limanıdır
geminin içindesiniz ve siz savaşırken
gemi yol almaktadır
ve savaşı geminin içinde kazandığınızı sanırken
gemi sizi çoktan şerrin limanına ulaştırmıştır
Batılın ürettiği herşeyi alıp
islami formasyondan geçirmeden kullanacak olursak
veya İslami realite hükümlerini hiçe sayarsak
bizim için haram olan Domuz etinide yiyelimde olsun bitsin
İslami Realitede nasılki mübarek Ramazan ayında
yapılan Mukabelelerde Bayanlar ile Erkekler bir arada
Kuran-ı kerim okumaları geleneği yanlıştır deniliyorsa
ve kız-erkek bir arada nasılki camide namaz kılmak
gibi bir eylem Dinde Reform denilerek reddediliyorsa
ve böyle bir davranış
Sünneti-seniyye hükümlerine göre
yanlış algılanacaksa
bazı sohbet chat sitelerindeki
kız-erkek bir arada
dini sohbet adı altında yapılan sohbetlerde
İslami realitenin hoş görmediği donelerdendir
Dini realite hükümlerine göre şüpheli sayılabilecek
herşeyin haram kapsamında olduğunu
harama iletme riski bulunan her türlü doneninde
haram kapsamında olduğunu unutmamalıyız
eğer bizler bir müslüman olarak
ilahiyet konusunda uzman değilsek ve nefs-i emaremizi
kontrol yetisinden yoksunsak
etki altında kalabilecek kadar
ve akıl-mantık ekseninden çıkabilecek kadar
karşımızdaki kişiye bağlanabilecek düzeyde
sevgi yoksunuysak
dini anlatayım derken
şerrin tuzaklarına yakalanabiliriz
ve yakalandığımızıda bilemeyiz
günahada girebiliriz
kaş yapayım derken gözde çıkarabiliriz


sanal alem ve bazı sohbet chat sitelerinin olumsuz yönleri
internetin zararları ve bağımlılıktan kurtulma yolları
ile bundan korunma çareleri ile ilgili
bilimsel ve dini otoriteler uyarmaktadırlar
fakat müslümanlar bu uyarıları dikkate
almamaktadırlar
alttaki linklerdeki konuları lütfen okuyunuz
ve Allah c.c rızası için biraz akl-ı selim düşününüz

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=748&goster=10

Merhaba sevgili site ziyaretcilerim,

farkinda oldugunuz gibi siteye yeni bir bölüm actim. Bu bölümün adinida "chat = asrin deccali" diye koydum.

Neden böyle bir baslik attigimi bu bölümdeki yazilari okuyunca anlayacaksiniz.

Fakat bölümdeki yazilara gecmeden önce neden böyle bir baslik attigimi kisaca anlatmak istiyorum.

Acayip bir dünyada yasiyoruz. Herkesin kendine göre düsünceleri var. Cesitli inanclar, ideolojiler ve siyasi düsünceler. Hatta bir ailenin fertlerinin düsünceleri bile cok farkli olabiliyor. Kardeslerin düsünceleri ve siyasi görüsleri hatta inanclari degisik olabiliyor.

Kimisi, Namazi vaktinde kilamadigi icin vicdan azabi cekerken digeri "fuhus yaptigi ve hatta sarap ictigi icin" "bu benim icin bir ihtiyac, onun icin yapiyorum diyerek" kendini tatmin etmis olmasi.  Birisi rahat, digeri huzursuz.

Sevgili site ziyaretcilerim,

farkinda oldugunuz gibi, insanlarin algilama bicimi cok farkli olaylara bakis acisi cok degisik. Her insan bu dünya ya kusursuz gelir, dini acidan söylememiz gerekirse "günahsiz" gelir. Sonra etrafin etkisi ile, anne-baba, egitim ve tv gibi unsurlar biz insanlarin bakis acilarini degistirirler.

Evet, iste simdi bana "chat = asrin deccali" dedirten etkilere gelecegim. yazdigim gibi, sizin algilama sekliniz baska olabilir, veya beni etkisinde birakan bazi meseleler, benim bu konudaki algilamami degistirmis olabilir.

Sevgili site ziyaretcilerim,

yukaridada bahsettim. etraf insani etkiler ve insanin algilamasi ve fikirleride buna göre olusur... Simdi size kisaca etrafimdan örnekler vererek neden bu sekilde düsündügümü kisaca aktarmak istiyorum.

Efendim ben Bayburt luyum. Biliyorsunuz Bayburt Dogu da bir ilimiz. Erzurum, Erzincan, Gümüshane ile siniriz. Kücük bir ilimiz, saniyorum nüfusu 30.000 civarinda, Turgut Özal zamaninda il omustu.

Niye Bayburt'dan bahsettim anlatacagim ? Hani demistimya cevre insani etkiler... Iste cocuklugumda Bayburt da gördüklerimde beni bu sekilde etkilemistir...

Efendim Bayburt'da insanlarin giyisileri ve gezisleri biraz daha farkli. Su an 35 yasindayim. Bayburt'dan Almanyaya geldigimde 7 yasindaydim... ve Bayburt'da kadinlarin hareketlerini ve erkeklerin haraketlerini halen hatirliyorum.

Bayburt'da benim etrafimdaki "kadinlar" ihram giyerlerdi. Rahmetli annem de ihram giyerdi... Almanyaya gelince "carsaf" giymistir.  

Ihram bildiginiz battaniye büyüklügünde bir bez, asagida resimde görünüyor.
 
 


Kadinlar elbiselerinin üzerinden bunu tüm vucudunu ve hatta yüzünü örtecek sekilde giyerler ve öylece sokaga cikarlardi. Sokak da yürürken karsi tarafdan eger bir erkek geliyorsa, yüzlerini duvara dogru dönerler ve erkegin gecmesini beklerler ve sonra yollarina devam ederlerdi. Bazen kandinlarin, erkeklerin gecmesini beklemelerinden duvara dogru dönüp yere cöküp bekledikleri de olurdu....

Neden böyle yaparlardi... Cünkü karsi tarafdan gelen erkegin, onlari gezerken görmemeleri. Tam birer iffet abideleriydiler.

Simdi ama... ayagina kot pantolun geciren, öyle bir geziyorki sokaklarda... (Allahim sen affet)... Kadin erkek sarmas-dolas carsi sokak geziyorlar.. Elbiseler elbiselikten cikmis... bilmem ne olmus..

Hani Üstad Necip Fazil derki..

Burnunu göstermekten utanirdi süt ninem
Kizimin gösterigi kefen bezine mahrem...

Sokaga cikmak bile zor oldu... Sanki cehenneme giriyor insan...

Cogu zaman tranvay ile ise gidip geliyorum... Insanlari gördükce utancimdan yüzümü kaldirip da insanlara bakamiyorum. Öyle giyisiler giyiyorlarki, asil utanmasi gereken onlarken, ben onlardan utaniyorum... Yani acikcasi sokak=cehennem olmus.

Ahmet Selim var.. ZAMAN gazetesinde yaziyor... Ben onu günümüzün "Necip Fazili"na benzetirim.. Bundan birkac sene önce bir yazi kaleme almisti... o yazida sunlari yaziyordu.

"sokakta yürüyormus... karsi tarafdan kiz kardesi geliyormus...  ve bir zaman sonra bunlar sokakta karsilasacak ve konusmalari gerekecekti... Ama Ahmet Selim karsilasmalarini beklemeden hemen sokagin karsi tarafina gecer... ve yoluna devam eder.. "

Neden böyle davrandigini da su sekilde anlatiyor...

Diyorki, "eger sokakta kiz kardesimle görüsüp konussaydim bu ikimiz arasinda bir sorun olmayacakti. Ama sokak ta kim biliyor, onun benim kiz kardesim oldugunu? Kimse bilmiyor... Bu sebeble sokaktaki diger kisiler.. "sokak ortasinda bir kiz-oglan bulusmus konusuyorlar" diyeceklerdi. Buna sebeb olmak istemedim...  "

Evet sevgili site ziyaretcilerim bu satirlari okuyunca, donup kaldim... Ahmet Selim abimiz neleri düsünüyordu, iffetli insanimiz neleri düsünüyordu... ve simdi ne durumlardayiz..

Yok yok konuyu degismedim... Konumuz CHAT...

simdi tüm bunlari yasayan okuyan biri olarak.. su msn de olanlara ve CHAT de yazisanlara bir bakiyorum. Yaklasik 2 sene oluyor msn olayini taniyorum.. Internetdeki sitemden dolayi tanidigim, tanimadigim insanlar msn listeme girmis oldular... Cok kisi bana derdini aciyor... ve basindan gecenleri anlatiyordu...

Bu iki sene icinde cok dert dinledim... msn de neler olabilecegini, ocaklarin nasil söndügünü, ne kavgalar edildigini duydum.

Bu derece iffetli olabilen insanimiz chat ortaminda birbirlerine gülümsemeler, göz kirpmalar, kahkahalar, güller, öpüsmeler, iltifatlar gönderebiliyorlardi.

Ve hani bir Hadisi serifde.. "Kadinla erkek yanliz görüsürse ücüncüsü Seytandir" ve iste Seytan da araya girince, artik hersey rotasindan cikmis oluyor... ve onarilmasi güc yaralar aciliyor. Artik iki karsi cins, msn ortaminda gizli bir mekanda olduklari ici, ve birbir gözlerine de bakmadiklari icin, "utanma" duygusuda olmadigi icin her tür seyi rahatlikla konusabiliyorlardi.

Sevgili site ziyaretcilerim, farkinda iseniz yazma kabiliyetim yok.. Kimbilir buraya kadar kac defa hata yapmisimdir... Hic Türkce dersi almadigim icin, ve Almanyada büyüdügüm icin, bu sekilde yazmam ile artik idare edin.

Herseye ragmen insallah bu bölümde..

- chat de ki sohbet edenler bu tuzaga nasil düsüyorlar ?

- forumlar'a yazi yazmak neden tehlikeli..?

- cocuklarinizi odalarinda hangi tehlike ile karsi karsiya.. ?

- Kizlarinizi hangi tehlike bekliyor ?

gibi konulari, Allah c.c. ömür verirse bu bölümde yazacagim..

Eger sizde bana bu konularda yardimci olup, hatalarimi düzeltip ve bana bu yönde yazilar gönderebilrseniz, baskalarina ibret olmasi acisindan burada yayinlarim insallah...

Simdilik saglicakla kalin.. Hakkinizi Helal edin..

Allaha emanet olun

Sevgi ve selamlarimla

taha
 
 



05.09.2007 15:43:01
2475 defa görüntülendi

 
 ebrar, 25.01.2010 12:46:10
  hic böyle düşünmemiştim Allah razı olsun
 
 
 Bihter, 14.12.2009 16:55:09
  Ellerinize sağlık. Çok güzel bir konuyu ele almışsınız.İnanın!İnsanlık nereye gidiyor? Şu an ki gençlerde farkettim ve bende dahilim,hareket ve davranışlarımızın hepsi özenti. Allah affetsin.Ama insan bu güzelmiş ona yakışmış diyor ve kendiside giyiyor.Erkeklerde farkettiğim ise "ense" adında boyun kısımlarında saç bırakıyorlar.Biliyorum ki bu da yalnış!Doğum günlerimiz,yılbaşı çekişleri ve daha birçok davranışlar yavaş yavaş dinimize düşkün olan bizleri dinden soğutma oyunlarından biridir.Ancak olay bunu asi,Avrupa gençlerine benzemek isteyen(sorunlu olan Avrupa gençlerinden habersiz olan gençlerimiz)yaşıtlarımızı Allah yardımcı olsun! Ayrıca Mehmet Akif Ersoy'un çok güzel bir sözü vardı ve de çok severim: MEDENİ DEMEK;AÇMAKSA BEDENİ,AFRİKA'DaKİ BEDEVİ SENDEN DAHA MEDENİ!!!
 
 

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=1309&goster=10&offset=0

Aman internet kapmasın!
 


TÛBA KABACAOĞLU - Aksiyon Dergisi

Tedavi gören internet bağımlıları artık Türkiye’de de var. Eğitim hayatımızı etkileyen, aile bağlarımızı koparan, asosyalleştiren, ruhumuzu, duygularımızı hapseden bu yalan dünyaya ‘hayır!’ diyebilmek artık şart.

‘Kabul etmem uzun zaman alsa da ben bir bağımlıyım. Hayatımda onun kadar hiçbir şeyi önemsemiyorum. Ailem, arkadaşlarım, dostlarım bile çoğu zaman anlamsız geliyor. Kendimi tek mutlu hissettiğim ortam orası.”

“Çocuğum alkol ya da uyuşturucuya alışmış kadar üzgünüm. Bir yıldır oğlum bu illetten kurtulmaya çalışıyor. Bizim de çok hatalarımız olmuş. Bu süreç bize çok şey öğretti.”

“Okulda, dershanede, hatta uyurken bile aklımdaki tek şey oyun. Sabah gözlerimi açar açmaz gece kim, ne yapmış bakıyorum. Bazı günler arkadaşlarımın isteğini kıramıyor, sabaha kadar bilgisayar başından kalkamıyorum.”

Bu cümleler internet bağımlılığıyla başı belada olanlar ile ailelerine ait. İnternet bağımlıları ne uyuşturucu ne de alkol alıyor ama en az bunlar kadar hayatlarına zarar veren sanal âlemden vazgeçemiyorlar. Hepsi “birkaç saatten bir şey olmaz” diyerek başlamışlar önce. Sonra devamı gelmiş. Kimse de “Sen ne yapıyorsun?” dememiş. Ebeveynler çocuklarının ders çalıştığına, önemli araştırmalar yaptığına inanmış hep. Ta ki yavruları, arkadaşlarıyla, hatta aileleriyle tüm iletişimini koparıp yeme-içme ihtiyacını bile bilgisayar başında karşılayana dek…

Saatlerce odasından çıkmayan gençlerde bir müddet sonra okul başarısızlığı, asilik, mutsuzluk, içine kapanıklık başlamış. Bazıları da hayatlarında ilk kez sigara, uyuşturucu gibi maddelere “görünmeyen arkadaşlar”ı vesilesiyle alışmış. Tabii cinsel istismarlar da cabası...

Sanal dünyanın verdiği zararları yukarıdaki birkaç cümle özetlese de konu üzerine söylenecek çok şey var. Çünkü her gün 25 milyondan fazla çocuk ve genç saatlerce sörf yapıyor. Kâh ödev yapma, kâh sınıf arkadaşlarıyla sohbet etme bahanesiyle. Aileler, sanal dünyanın çocuklarına vereceği zararları bilmediği için ortalarda uzun süre gözükmeyen yavrularının durumundan rahatsızlık duymuyor, onları merak etmiyor. Herhangi bir haberde sanal ortam yüzünden başına kötü şeyler gelenlerin hikâyelerini dinlediklerinde de “Bizim çocuk yapmaz!” deyip sorumluluğu üzerlerinden atıyorlar.

ÇOCUKLAR İNTERNETTE NE ARIYOR?

Oysa Türkiye’deki ailelerin yüzde 27’sinin evinde internet var. Üstelik sessizce odasına çekilmiş çocuğunuzun orada ne yaptığını bilmiyorsunuz. Evladınızın giderek insanlıktan çıkmasını istemiyorsanız sanal âlemin onun hayatında nelere mal olabileceğini bilmenizde fayda var. Zihninizi açacak sorular ise aslında basit: Son zamanlarda oğlunuzda/kızınızda ne gibi davranış değişiklikleri gözlemlediniz? Sanal dünyaya tamamen bağlanmış birinin özellikleri nedir? Bu psikolojik rahatsızlıktan kurtulmak mümkün müdür? Bir çocuk/genç, neden sahte bir dünyayı gerçeğine tercih eder?

International Crime Analysis Association (ICAA), çocukların internette dolaşırken karşılaştıkları riskler ile verdikleri tepkileri araştırmış. Çalışma kapsamındaki çocuklar, seks ile ilgili konulara hayli ilgi duyuyor. Ebeveynlerin yüzde 47’si çocuklarının internette ziyaret ettiği siteleri nadiren denetliyor. Yüzde 27’lik kesim de tamamen denetimsiz bilgisayarlar kullanıyor. Yüzde 34’ü ise internet kullanım prensipleri konusunda büyüklerinden hiçbir bilgi, öneri almamış. İnternet güvenlik firması Symantec tarafından Şubat 2008-Temmuz 2009 tarihleri arasında yaptırılan başka bir çalışmada da 7-14 yaş arasındaki internet kullanıcılarının sanal dünyada aradığı anahtar sözcükler masaya yatırılmış. İlk üç sıraya YouTube, Google ve Facebook girerken; ardından “sex” ve “porno” kelimeleri geliyor.

Çocuk ve gençlerin bu kadar internetle haşir neşir olmasının evveliyatı aslında çok değil. Okul ödevlerinin sanal âlemden araştırılarak yapılması tüm bu olumsuzlukların belki de çıkış noktası. Çünkü birçok aile kötü ortamlardan çocuklarını korumak için evine internet aldı. Oğlu-kızı kafeye gittiğinde camda, kapıda bekleyen ebeveynler, internet eve girince “Evladımız nasıl olsa yanımızda” diyerek tüm denetim ve hassasiyetlerini kaybetti. Hâl böyle olunca da sanal dünyanın çekiciliği çocuklarımızı içine alıp bilinmeyen bir yere sürüklemeye başladı…

“KENDİ DÜNYAMI KURMAK İSTEDİM”

Birçok ebeveyn fark edemese de aslında çocuklar anne-babasının bir yansıması. Bu bazen birebir, bazen de farklılaşarak mümkün. Dolayısıyla yaşadığı dünyayı bir kenara itip sanal dünyaya meyleden çocukların bu saplantısında anne-babasının rolü nedir? Çocuk ve ergen psikoloğu Belkıs Ertürk’e göre aileler, geçim ya da çatışmalar sebebiyle çocuklarını internete itiyor: “Anneler artık televizyon başında. Baba ile çocuklar da sanal dünyada. Evdeki iletişimin aslında ne kadar koptuğunu gösteriyor bu tablo bize.”



Ertürk’ün iddiasını doğrulayacak bir örnek de 15 yaşındaki Pelin’in yaşadıkları. Pelin, yaklaşık bir yıldır psikolog ve psikiyatr yardımıyla bağımlılık tedavisi görüyor. Yavaş yavaş bu kötü alışkanlığından kurtulduğunu söylüyor. Sanal dünya ile birlikte hayatının nasıl değiştiğini ise anlamamak mümkün değil: “İçi boşalmış, duygu dünyası altüst biriydim. Yeme-içme ihtiyaçlarımı bile karşılamıyordum doğru düzgün. Dış dünyadan korkuyor, birilerinin bana zarar vereceğini düşünüyordum. Yaşadığım ortamdan koptukça internet cazibesini artırıyor, hayatımdaki yerini kuvvetlendiriyordu. Yaşadıklarımın farkında bile değildi ailem. Annemle babam kendi kurdukları, içinde bulunmadığım bir hayatta yaşıyordu. Ben de kendi dünyamı sanal ortamda kurmak istedim. Okul birinciliğine oynarken ne zaman ki sınıfta kalacak düzeye geldim, o zaman bir şeylerin yolunda gitmediğini anladılar.”

EBEVEYNLER İNTERNETİ ÇOCUKLARINDAN KURTULMAK İÇİN KULLANIYOR

Pedagog Adem Güneş de ailelerin internet ve televizyonu çocuklarından kurtulmak için kullandığını belirtiyor. Adem Bey, internet bağımlısı danışanlarından yola çıkarak bir ‘ana problem’ bir de ‘yansıyan problem’ bulunduğunu anlatıyor. Buna göre, internet bağımlılığı, yansıyan problem kategorisinde değerlendiriliyor. Yani, çocukları sanal âlemin kucağına iten, görünen ya da görünmeyen sebepler bulunuyor. Hiçbir çocuk durup dururken mutluluğu sahte bir dünyada arama çabası içine girmiyor. Ana problemlerin başında ise ebeveynlerden birinin ya da ikisinin kaybedilmesi, aile içi iletişimsizlik, sevgisizlik, ilgisizlik, yalnızlık, ergenlik sorunları, okul ya da sosyal hayatta yaşanan sıkıntılar gösteriliyor. Anne-babalar ‘acaba evladımın içinde neyi kaybettim ki o boşluğu internetle dolduruyor’ diye kendine sorması, buna kafa yorması gerekiyor.

Anne-babaların ‘Ama bizim çocuk böyle değil ki!’ deyip içini rahatlatmamasında fayda var. Çocuğunuz ağır bağımlı olmasa da bu yolda hızla ilerliyor olabilir. Henüz önemli sorunlar yaşamadığınız için de kafanız rahattır. Fatih Üniversitesi öğretim görevlisi Adem Güneş, bağımlılık tanımını şöyle yapıyor: “Çocuk ve gençler günde en az dört saatini internette geçiriyor ya da sosyal çevre içinde (kendi akraba ve arkadaşlarının yanında) 4 saat iletişimsiz kalabiliyorsa bu kişilere bağımlı diyebiliriz.”

İnternet bağımlısı çocuk ve gençlerde gözlenebilir değişikliklere gelince… Uzun süre oyun ya da sohbet sitelerinde vakit geçirenler, normal hayatında kendini ifade etmekte zorlanıyor ya da yakın ilişki kurmakta güçlük çekiyor. Hatta evlerine gelen misafirlere ‘hoş geldiniz, nasılsınız’ dahi diyemiyor, onlardan köşe bucak saklanıyor. Yaşanan bu tip sıkıntılar sanal dünyaya daha çok bağlanmasını da tetikliyor. Sırlarını aile fertlerine, okul arkadaşlarına anlatmak yerine ‘sanal arkadaş’larıyla paylaşıyor. Gözler bozuluyor, kamburluk başlıyor, dikkat dağınıklığı baş gösteriyor. Sürekli internette gezinmekten arkadaşlarıyla ne konuşacağını, kendini nasıl ifade edeceğini bilemiyor. Ayrıca bağımlıların bakışları, konuşma şekli, vücut dili değişiyor. Çünkü makineyle iletişime geçiyor sürekli. Bilgisayarın duygu dünyası olmadığı için de aralarındaki iletişim alışkanlık yapıyor, bu ruh hâli yavaş yavaş gerçek hayata aktarılıyor. Bağımlılar, internetten uzak kaldığı sürede tırnak yeme, elbise düğmeleriyle oynama, parmaklarını kıvırma-bükme, sürekli yerinde duramama, bir içeri bir dışarı çıkma gibi sıkıntılı bir ruh hâli sergiliyor. Ya agresif ya da depresifleşiyorlar. Basitçe çözümlenebilecek bir sorun karşısında duvarları yumrukluyor, etrafındakilere bağırıp anne babasına karşı gelebiliyor.

Çocuk ve gençlerin yaşadığı internet takıntısının sonuçları tabii ki bunlarla da sınırlı değil. Çünkü uyuşturucu satışı, illegal ilişkiler, taciz için de kullanılıyor sanal âlem. Bundan dolayı da karşılaşılan tehlikeler daha da artıyor. 17 yaşındaki Ahmet, uyuşturucu bataklığına girecekken kurtulanlardan. Babası, oğlundaki değişiklikleri son anda fark etmiş. Eğer internet başında 9 saat geçirdikten sonra tuvaletini altına yapmasaymış gözü gibi baktığı yavrusu uyuşturucu satıcılarıyla buluşacak ve o karanlık âlemin bir bireyi hâline gelecekmiş. Ahmet’in internet bağımlılığını tetikleyen olay ise annesini kaybetmesidir. Hayatındaki bu büyük boşluğu internetle doldurmaya, orada bir daha üzülmeyeceği yeni bir hayat kurmaya çalışır. Yaşıtlarından ziyade kendinden büyüklerle konuşup dertleşir. Babasının gayretleriyle psikolog koltuğuna oturmayı kabul eder. Şimdilerde hem bilgisayarla kurduğu iletişimden kurtulmaya hem de annesinin yokluğunu doldurmaya çalışıyor Ahmet. Yaşadıklarını da şöyle özetliyor: “Her geçen gün biraz daha insanlığımı kaybediyormuşum. Gerçek hayatımda hiç gülümsemezken sanal âlemde kahkaha efektleri kullanıyor, gülücük işaretleri yapıyordum sık sık. Orada güldüğüm, konuştuğum, dertlerimi paylaştığım için gerçek hayatta bunları arkadaşlarımla, ailemle yapma ihtiyacı hissetmiyordum.”

PORNOGRAFİK SİTE ARAMA SIKLIĞI GÜNDE 68 MİLYON

Kız çocuklarının farklı şekilde sanal ortamdan etkilendiğini söylüyor Belkıs Ertürk: “Oradan arkadaşlar, sevgililer bulunuyor. Bazen yaşı büyük erkekler küçük kızlara farklı yaklaşımlarda bulunuyor. ‘Abi’ diye başlıyor ilişki. Sonra ‘arkadaş’ ve ‘sevgili’ diye devam ediyor. Dışarıda buluşup bir araya geliyorlar. Çocuk evden kaçınca polis devreye giriyor, küçük kızın hangi sitelere girdiği kontrol ediliyor. Aileler acı gerçekleri ancak o zaman öğreniyor. Öncesinde sanal arkadaşlıkların çocuklarına zarar verebileceği gerçeğini akıllarından bile geçirmiyorlar.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Sosyal Pediatri Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Figen Şahin de sanal dünyadaki çarpık ilişkilere dikkat çekiyor: “Küçükleri cinsel istismar peşindeki erişkinler, onların sık kullandığı sohbet odalarına giriyor ve onlara erotik fotoğraflar göndererek gerçek ortamda da buluşma teklifi yapabiliyor. ‘Küçük çocuklardan cinsel ilgi duyma, haz alma ve cinsel ilişkiye girme’ diye tanımlanan pedofili üzerine 7 bin 650 adet sansürlenmiş site var hâlihazırda. Dünyada pornografik web sitesi sayısı 4,2 milyon. Arama motorlarından pornografik site arama sıklığı günde 68 milyon. Yasa dışı çocuk pornografisi site sayısı ise 106 bin 417.”

ONLİNE OYUNLARIN ZARARINI AİLELER BİLMİYOR

Kız ve erkek çocuklar, internet vasıtasıyla kendi yaşından büyüklerle tanışıyor. Özellikle gününün büyük bir çoğunluğunu internet kafede geçiren işsiz bir kesim gerçek hayatta yapamayacağı aşırılıkları bu çocuklara sanal yolla da olsa yapıyor. Belkıs Ertürk, karşılaştığı vakalardan da yola çıkarak her çocuğun cinsel istismar karşısında farklı tepki verdiğini söylüyor: “Çocuklar henüz hazır değilken sanal âlemde cinsellikle tanışıyor. Gördükleri karşısında korkup içine kapananlar da var, merak edip müptela olanlar da. Bu çocuklarda uyarı sistemi devreye giriyor. ‘Erken ergenlik’ başlıyor. İnternet ortamında taciz yaşıyorsa kendisi de başkalarına zarar veriyor, öğrendiklerini arkadaşlarına anlatıyor, onlara dokunmak istiyor. Cinselliği zamansız ve yanlış şekilde öğrenen çocuklar eğer kontrol edilmezlerse ileriki yıllarda daha farklı toplumsal sorunlara vesile oluyor.”

Çocukların hayatında eğlence ortamıyla diğer etkinlikler arasında sağlıklı bir denge kurabilmek her zaman zor olmuştur. İnternetin de günümüzde bu sıkıntıyı artırdığı kesin. Uzmanların ‘en tehlikeli’ diye tanımladığı unsurlardan biri de online oyunlar (çevrim içi oyunlar). İşi daha da içinden çıkılmaz hâle sokan ise ebeveynlerin yanlış yaklaşımları. Çünkü anne-baba işin içinde ‘oyun’ olunca çocuklarının saatlerce bilgisayarın başından kalkmamasını önemsemiyor, bunu bir sorun kategorisinde değerlendirmiyor. Oysa sanal oyunlar ne bilindiği kadar masum ne de etkisiz. Mecra, herkesin ortak kullandığı bir zeminde. Her bir figür birini temsil ediyor. Oyuna yeni girenler o figürlerle tanışıp duygusal bir bütünlük kuruyor. Sohbet ediliyor, gerçek hayatta buluşuluyor, hatta çeteleşiliyor bile.

Sanal oyuna ilk dâhil olduğunuzda itibarınız ayaklar altında iken oynadıkça statü elde ediyorsunuz. Daha iyi şeyler yapmak, oyunda söz sahibi olmak istiyorsanız bu sefer de pamuk elleri cebe atmanız şart. Sizin ya da herhangi bir aile ferdinin kredi kartıyla kendinize savaşmak için ekstra donanımlar satın alıyorsunuz. Gücünüz arttıkça diğer oyuncular etrafınızda toplanmaya, size yakınlaşmaya, deneyimlerinizden istifade etmeye çalışıyor. Gerçek hayatta içine kapanık, kendini ifade etme acziyeti yaşayanlar burada kral muamelesi görüyor. Bu da çevrim içi oyunları çocuk ve gençler için cazibe merkezi hâline getiriyor. Bileğinin kuvvetiyle yüksek statülere gelenler oyundaki figürlerini satılığa çıkarıyor. Genellikle zengin aile çocukları dolar üzerinden kahramanları satın alıyor. Oyunların kimileri için bir kazanç kapısı hâline gelmesi de sanal dünyaya yeni girenleri hayli etkiliyor. Uzmanlar, online oyunların çocuklara hiçbir bilgi, beceri kazandırmadığını, 13’ünden önce bu dünya ile hiçbir çocuğun tanıştırılmaması gerektiğini belirtiyor.

Çevrim içi oyunların hepsinin formatı birbirinin benzeri. Futbol, savaş ve şiddet, en çok kullanılan konular. Sabahtan akşama kadar tek gündemi oyun olanların bu ortamdan etkilenmemesi mümkün değil. Online oyunların vahametine Pedagog Adem Güneş dikkat çekiyor: “Bilgisayar önceden sadece bir makineydi. Ama oyunlar sayesinde artık yarı canlı biri. Bu da işin tehlike arz eden kısmı. Online oyunlar dendiğinde anne-babaların çok tedirgin olması lazım. Çocuğum hangi oyunu oynuyor, kimlerle konuşuyor diye araştırmalılar. Canlı bir dünya var. Böylesi bir ortamdan çocuğu koparabilmek çok zor. Oyundaki savaşta herkes bir sorumluluk paylaşıyor, bunu hayatının her alanında hissediyor kişi. Çocukların bedeni buradayken ruhu hep orada kalıyor. Oyundaki üyelerden biri uyuşturucu satanlarla irtibatlıysa çocuğunuz onunla arkadaşlık kuruyor, dışarıda buluşuyor.”

Türkiye’de sanal oyun pazarında uzun zaman ‘Knight Online’ oyunu popülerliğini korusa da son zamanların favorisi Metin2. Her iki oyun da fantezi rol tarzında. Savaş ve şiddet ön planda. Bu oyunlar kişiye kendini ifade etme hakkı, belirli bir listede yükselme ve oyuncunun motivasyonunu diğer oyuncuları kullanarak arttırma gibi özellikler sunuyor.

“SANAL DOSTLARIM DOĞUM GÜNÜMÜ BİLE UNUTMUYOR”

Oynadığı oyunun dışında hiçbir şey düşünemeyen, günde yaklaşık 10-11 saatini sanal dünyada geçiren Halit (18), çevrim içi oyunların yaşıtlarını çok etkilediğini söylese de hayatından memnun. Bu sebeple üniversite sınavını kazanamamasının bile önemi yok hatta. Çünkü ileride savaş oyunu hazırlayıp yönetmek niyetinde. Böylece daha çok para kazanacağını iddia ediyor. Son 3 yıldır ailesi ve arkadaşlarıyla paylaşımı azalmış ama bundan şikâyetçi değil. Ona göre, sanal dünyadaki arkadaşları sıkıntılarını dinliyor, ona hayatın her alanında yardımcı oluyor. Hatta ailesi doğum gününü unuturken oradakiler böyle bir hataya düşmüyor.

Sanal dünyada birçok arkadaş ve değerini kaybetmiş, Knight oyununun müdavimlerinden Rajder isimli oyuncu, veda yazısına ‘Oyuna yeni girenlerle bağımlılara yazıyorum’ diyerek başlıyor. Belli ki yaşadıklarından Halit’in aksine şikâyetçi: “Lisede okumaktaysanız geleceğinizi mahvedeceksiniz. Üniversitedeyseniz 3’üncü kez bitirme sınavlarını geçemeyecek ya da gece savaşlarına gireceğim diye uykusuz kalıp okula gidemeyecek, devamsızlıktan sınıfta kalacaksınız. Arkadaşlarınıza hiç vakit ayırmadığınız için bir gün şu koca dünyada yapayalnız kalacaksınız. İleride daha iyi bir oyun çıkarmak için aile fertlerinin kredi kartını gizlice kullanıp her ay en az 100 doları tanımadığınız insanlara yedireceksiniz. Savaşmak sinir sisteminizi değiştirecek. Dengesizleşip gerekli gereksiz herkese bağıracak, sevilmeyen biri olacaksınız!”

Dikeroad online oyun üretim şirketinin pazarlama ve üretim danışmanlığının yanı sıra birçok çevrim içi oyun projelerinde çalışmış Sinan Ata, sanal oyunların doğru eğitilmiş bireyler üzerinde herhangi bir probleme sebep olmayacağı kanaatinde: “İngilizce dağarcığımın oyun oynayarak geliştiğini fark ettiğimde 13 yaşımdaydım. Çocuk, oyun oynarken içinde bulunduğu dünyanın sadece ‘oyun’ olduğu bilincini kazanmışsa sorun yoktur. Oyunların çoğu Asya’dan getiriliyor. Kaliteleri ne kadar düşük olursa olsun oynanıyor. Bu sayede çevrim içi oyunlar kişiye bir şeyler katmak yerine zarar veriyor.” Son zamanlarda ekip arkadaşlarıyla ‘insilah’ isimli bir oyun üzerinde çalışan Ata, bugün internet ortamının sokaktan farksızlığına dikkat çekiyor: “Yeni neslin tüm sosyal çevresi çevrim içi. Çocuğa oyun oynamayı yasaklamak, sokağa çıkmasına izin vermemek gibi. Aileler sanal dünya hakkında çok az bilgili. Öncelikle ebeveynler sokağa evlatlarıyla birlikte çıkmayı denemeli. Kalitesiz prodüksiyonlara kendini kaptıranlar bedenlerine ve ruhlarına zarar verebilir. Ebeveynlerin yönlendirmesine ihtiyaçları var.”

Her aile internet bağımlılığı konusunda hassas davranmayabilir. Bundan dolayı da çocuklarına müdahale etmeyecek, onları sanal dünya ile baş başa bırakacaktır. O zaman şu soru önemli hâle geliyor: ‘Bugünün internet bağımlısı çocuklar ileride nasıl yetişkinler olur?’ Cevap, Pedagog Adem Güneş’ten geliyor: “Bu bireylerin iletişim kabiliyeti gelişmez, duygu dünyasında otistiktirler. Yani ağlayamaz, gülemez, üzüntüsünü paylaşamaz, gerçek öfkeyi tadamaz, empati yeteneğini kaybederler. Mesela böyle bir eş ne anlama gelir? Tabii ki mutsuz bir aile ortamı. Onlar iyi anne-baba da olamaz. Bu kabiliyetler çocukluk yıllarında adım adım inşa edilir. Bir insanı insan olarak bırakırsanız o zaten melekelerini geliştirecektir. İnsan, yaşama sanatını birbirinden öğrenir. Ama insanı makineyle baş başa bırakırsanız mumyalaşır.”


Anne-babaların internet bağımlılığı konusunda üzerine düşen görevler:

Bilişim sektöründe birçok filtreleme programı var. Aileler başlarına bir sıkıntı gelmeden önce interneti alır almaz bu programlardan faydalanmalı. Ama ‘filtre var’ diye çocuğu kendi hâline bırakmak da doğru değil. Çünkü yüz zararlı site varsa onların ancak 75’ine karşı filtreleme işe yarıyor.

Aileler ‘çocuğum artık büyüdü, bize eskisi kadar ihtiyacı yok’ diyebilir. Oysa büyüdükçe çocuklar ailelerine daha fazla ihtiyaç duyuyor. Ergenlik, aile desteğinin daha da artması gereken bir dönem. Bundan dolayı çocuklar aşırı derecede kontrol altında tutulmamalı. Çünkü bastırılan bireyler patlamalar yaşayıp daha büyük sorunların içinde bulabilirler kendini. Bilgisayar eve alınmalı ama ailenin ortak vakit geçirdiği odalarda bulunmalı, şahsa değil, aileye ait olmalı. Denetimli bir kontrol uygulanmalı.

Toplum internetteki ortamı gerçek dışı görerek burada günahın da illegal ilişkilerin de bulunmadığını, insanların yanlışa düşmeyeceğini, hatalar yapmayacağını düşünüyor. Dolayısıyla fiziksel arkadaşlıkların önüne geçmek için çok fazla çaba sarf ederken bu ilişkilerin sanal dünyada daha ileri boyutta yaşandığının farkına varmıyor. Gerçek hayatta bir kız ya da erkek, sevgilisinden ayrıldığında ne hissediyor, yaşıyorsa aynı sorunlarla sanal dünyada da karşılaşıyor.

Çocuklarının sanal dünya ile daha az haşir neşir olmasını isteyen ebeveynler küçük yaşlardan itibaren evlatlarını sportif ve sosyal faaliyetlere yönlendirmeli. Böyle çocuklar daha sağlıklı, psikolojileri düzgün, sakin, sosyal, disiplinli ve sorumluluk sahibi bireyler oluyor. İnternet, hayatında bulunsa da bu isteğini yönetebiliyor. Aileler genelde derslerinden geri kalacak diye sportif faaliyetlere sıcak bakmıyor, dışarı çıkmak isteyince de ‘çevre güvenli değil’ diyor. Çocuklar da internetle yalnızlıklarını gidermeye çalışıyor. Oysa gençlerin sosyalleşebileceği basamaklar hazırlanmalı. Bu konuda okullardaki kulüplerden de faydalanılabilir. Genelde spor, resim, müzik gibi faaliyetlerle ilgilenen gençler zararlı alışkanlıklardan ve kötü arkadaşlıklardan daha iyi korunuyor.

Aileler çocuklarının gerçek ya da sanal arkadaşlarını tanımalı. Onlar hakkında sohbet ederken bilgiler almalı. Otokontrol sistemi erken dönemlerde çocuklara yerleştirilmeli, sanalla gerçek arasında bir farkın bulunmadığı sıklıkla anlatılmalı.

Aileler her çocuğuna aynı yaklaşmamalı. Birine gösterilen müsamaha diğerinde olumsuzluklara vesile olabilir.

Piyasada sınırsız ama ücreti düşük internet paketleri var. Genelde aileler evlerinde bunları tercih ediyor. Çocuk sınırsızca internette kalabiliyor. Oysa aile-ler bilinçlenmeli, sınırlı kapasitedeki paketleri tercih etmeli. Böylece hane içindeki herkese dolaylı yoldan sınırlama getirilmeli.

Uzmanlara göre internet bağımlılığından vazgeçmek, aynen uyuşturucu alışkanlığını bırakmak kadar zor. Bu problemi aşmak bazı vakalarda 2-3 yıl sürebiliyor. Sanal bağımlılık, ruha çok büyük etki ediyor. İlaç tedavisinin yanında terapi süreci de gerekiyor.

İnternet bağımlısı çocuk 13-17 yaşları arasındaysa ergenlikle birlikte sorun daha da kuvvetleniyor. Bu sürece girmiş biriyle konuşurken internetin boşluğunu dolduracak zeminler de bir yandan hazırlanmalı. Gencin ruhu hangi açıdan tahribat gördüyse o alan doldurulup tamir edilmeli. Ergenler ailelerinin sunduğu her türlü alternatife tepkiyle karşılık verse de ebeveynler çocuklarının duygu dünyasına girebilmeli, sorunlara asla hırsla yaklaşmamalı. Eğer problemler günden güne artıyorsa uzman desteği alınmalı. Aile problemin üstüne üstüne gitmemeli. Ön ergenlik dönemindeki çocuklar için de evden internet tamamen kaldırılmalı.

Çocuk sokakta oynamak istiyor ama aile ‘seni döverler, zarar verirler’ diye dışarı çıkmasını istemiyor. Bir çocuğa yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri onu sosyal hayatın içinden soyutlamaktır. İnternet bu boşluğu dolduruyor sonra. Çocuk kavga etmek, bir şeyler paylaşmak ister. Bir de ani değişiklikler onları sanal dünyanın kucağına iter. Abisini, babasını, annesini ya da çok sevdiği birilerini kaybetmiştir. Sınavlardan kötü notlar alır, okulda halledemediği problemler vardır. Kişi kendini dinlemek için de internete girebilir. Ana problemler halledilmedikçe internet bağımlılığı çözülmez. Çocuğun elinden interneti bu şartlar altında alırsanız daha büyük sorunlar ortaya çıkar; uyuşturucu bataklığına saplanabilir, evden kaçabilir…

Kişinin duygu dünyasının beslenme kaynağı annedir. Anneyle evladının ne kadar iyi iletişimi varsa çocuğun bağımlılık riski o kadar azalır. Ama tehlike ortadan kalkmaz. Babanın aile içindeki konumu biraz daha farklıdır. Otoriteyi temsil eder (şu oyunlara girilmeyecek, bu kadar saat dışında bilgisayar kullanılmayacak, sadece ödevler yapılacak gibi). Baba önlem almadıysa internet bağımlılığına çocuğun yakalanma riski artar. Bu tedbirleri anne almaya kalkıştığında ise çocuk onu dinlemez, annenin hırçınlaşmasına vesile olur. Burada sınır çizme görevi babaya aittir. Ama baba çocuğuna örnek bir ‘baba duruşu’ sergileyemiyorsa, eve geldiğinde sürekli sanal dünyada vakit geçiriyorsa böyle bir ebeveynin çocukları da yüzde doksan ihtimalle bağımlı olacaktır. Aynı şey anne için de geçerlidir.

İnternetin şu anki hâli çocuklara da toplumlara da zararlı. Çünkü anonim kullanım üzerine kurulmuş vaziyette. İsteyen istediği yere giriyor. Gezindiği yerlerde de iz bırakmıyor. Bu ortama bir çocuğu bırakırsanız merak duygusuyla önüne gelen her linki tıklayacaktır. Dolayısıyla internetin şu anki hâli çocuğun yetişmesine zarar veriyor. Onun zihinsel ve duygusal gelişimini baltalıyor. Çocukların porno siteleriyle ne zaman tanıştığına dair İlgiltere’de bir araştırma yapılıyor. Ve üçte ikisi ödev yaparken tanıştığını söylüyor. Geri kalanlar da bilinçli şekilde aradıklarını belirtiyor. İnternetten ödev yapan çocuk yalnız bırakılmamalı. Anne ya da baba çocuğunun yanında bulunmalı.

Anne-babanın ‘bu çok kötü sakın bakma’ dediği her şey bir çocuk için ‘bakılacak, merak edilecek şey’ demektir. Böyle bir yaklaşım kesinlikle yanlıştır. Ebeveyn işaret göstermemeli. Çünkü çocuğun bilinçlenmesi, iradesini kazanmasıyla alakalı. 8 yaşındaki bir çocuğun bilinçlenmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Ancak biraz bilgilendirebilirsiniz o kadar. İradesi bulunmayan birine interneti teslim etmek doğru değildir. 8-9 yaşında sanal dünyadan ödevler verilmeye başlanıyor. Bu çocuklara internet tanıtılırken sadece ödev yapmayla alakalı kısmı anlatılmalı. Alınacak en önemli tedbir ancak bu olabilir. Ergenlik dönemindeki çocuklara ise ebeveynler kesinlikle güvenmemeli. Onlar cinselliği merak eder ve iradesini tam anlamıyla kontrol edemez.

Çocuğunuzun internet kullanımını sık sık denetleyin. Hangi sitelere girdiği, hangi sohbet ortamlarında bulunduğu konusunda fikir sahibi olun. Mümkünse sohbet ortamlarındaki arkadaşlarını tanımaya çalışın.


Sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisinin temelleri bu aktivitelerle atılabilir.

Aile içi iletişim çocukları sanal dünyanın zararlarından korumak için çok önemli. Temelleri ise şüphesiz küçük yaşlarda atılıyor. Fakat günümüz aileleri bu konuda her geçen gün kan kaybediyor. Ya ebeveynler çok yoğun bir çalışma hayatının içinde yer alıyor ya da ev hanımları günlük işler, misafirler derken çocuklarıyla hakkıyla ilgilenemiyor. Evde bir vesileyle yalnız kalan çocuk vaktini geçirmek, enerjisini atmak istiyor. İmdadına ise şüphesiz ya televizyon ya da internet yetişiyor. İki eğlence aracı da fazla kullanıldığında onlara zarar veriyor. Mevcut eğilimin farkında olan yayıncılar da bu konuda kolları sıvamış gözüküyor.

Timaş Yayınları’ndan çıkan yeni aktivite kitapları çocuk ve ebeveynlerin hayatında yeni bir başlangıca vesile olabilecek nitelikte. ‘365 Cıvıl Cıvıl Etkinlik’, ‘Kırt Kırt Kâğıt’, ‘Bugün Ne Yapayım?’, ‘Hızlı Taraftara Futbol’ ve ‘Benim Tatlı Tariflerim’ bu kategoride değerlendirilebilecek kitaplar. Kitapların her birinin içinde onlarca etkinlik var. Bunlar çocukların zekâ, öz güven ve el becerisini artırırken bir yandan da çocuk-anne-baba arasındaki bağları güçlendiriyor. ‘Çocuğuma özel vakit ayırmak istiyorum ama birlikte ne yapacağımızı bilmiyorum’ diyenlerin sıkıntısına da çare buluyor. Aktiviteler öyle saatlerce sürmüyor. Her gün çocuğunuza özel yarım saat ayırmanız yeterli. Hatta çocuğunuzun ruh hâlini, gün içinde yaşadıklarını, zevklerini, sevdiği arkadaşlarını, el becerisini ve hayal gücünü bu vesileyle öğrenebilirsiniz.

Kitapların yayın editörü Nefise Atçakarlar, amaçlarını şöyle özetliyor: “Bu eser çocuklarını internet ve televizyondan uzak tutmak isteyen ama bu boşluğu nasıl dolduracağını bilmeyen aileler için ideal. Yurt dışında yeni nesli sanal dünyanın zararlarından korumak için ciddi çalışmalar yapılıyor. Bu tarz kitaplar da en çok kullanılan yöntemler arasında. Arkadaşınız için ayraç yapın diyor mesela. Çocuk ayracı ilk kez görüyor, ne işe yaradığını öğreniyor, yapıyor ve sevdiği bir arkadaşına bunu hediye ediyor. İnternet çocukları hayattan koparıyor diyoruz ya bu tarz küçük hediyeleşmeler hem çocukları sosyalleştiriyor hem de insan sevgisini artırıyor.”

Kitaplarla çocuğun buluşması için önce ailelerin gayret göstermesi şart. Ebeveynler evlatlarının elleri, evleri kirleniyor diye rahatsız olmamalı. Evin tümünü değil belki ama onların aktiviteler esnasında dağıtabilecekleri, kirletebilecekleri bir alan ayırmalı.

365 Cıvıl Cıvıl Etkinlik’te parmak boyalarıyla yapılan şekiller, resimler var. Çocuk parmağıyla güzel bir şeyler yapabileceğini böylece keşfediyor. Evdeki atık maddelerin hemen hepsini bu aktiviteler vesilesiyle değerlendirmek mümkün.

Kırt Kırt Kâğıt’taki etkinlikler daha kolay gözüküyor. Onda çocuklar bol bol kâğıt kesiyor, rengarenk oyuncaklar hazırlıyor.

Benim Tatlı Tariflerim’de çocuklar anne-babalarına, sevdiklerine renkli, tatlı kurabiyeler yapmayı öğreniyor. Genelde tariflerin yapımı yarım saat kadar sürüyor. Bu esnada anneyle çocuk hem özel bir vakit geçiriyor hem de el becerisi kazanıyor minikler.

Hızlı Taraftara Futbol, daha çok erkeklere hitap ediyor. Futbolla alakalı birçok oyunun yapımı ayrıntısıyla anlatılıyor. Aktivitelerde çizimler, renkli boyalar sıklıkla kullanılıyor.

Yakın zamanda piyasaya çıkacak ‘Becerikli Ellerim’ de kız çocuklarına yönelik. Kitabın başında gerekli malzemeler sayılıyor. Örgü örülüyor, kasnaklardan şekiller çıkarılıyor, bez bebekler dikiliyor, renkli keçelerden aksesuarlar tasarlanıyor, çantalar yapılıyor. Örgü esnasında ise şiş kullanılmıyor. Aktivitelerin bazısı birkaç gün sürüyor. Böylece çocuk başladığı bir işi bitirebilme becerisini de kazanıyor.

Rengârenk kitaplarda etkinliklerin yapılışı ayrıntısıyla, fotoğraflarla, çizimlerle anlatılıyor. 5 yaşından ilköğretimin sonuna kadar kullanılabilecek kitapların çocukların hayatına nasıl girebileceğini Nefise Hanım şöyle anlatıyor: “Çocuklarda etkinlikler alışkanlık yapana kadar, onları televizyonun bilgisayarın başından kaldırmak zor. Eğer çocuğa ait bir oda yoksa evin bir köşesine bir gazete serip ‘burası senin çalışma alanın’ denmeli. Çünkü, önce alanı zihninde sabitleştirmek gerekir. Günün belli bir saati tercih edilebilir. (Okuldan geldiği zaman ya da akşam saatlerinde) İlk zamanlar 20 dakika yeterlidir. Çocuk kendi kendine bir etkinlikten yenilerini üretecektir. Aktiviteler sonucu elde edilen her şey günlük hayatta kullanılabilecek tarzda. Çocukların odasında yapılanlar sergilenebilir de.”

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=882&goster=10&offset=0

İnternet iyi mi kötü mü?
 

Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Bilgisayar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Bülbül, "internet bağlantısı olan her bilgisayarın kontrollü kullanılmadığı takdirde, çocukların ve gençlerin ruh sağlığını bozmaya hazır potansiyel bir tehlike olduğunu" söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Bülbül, artık psikiyatri kliniklerinin uğraş alanına giren internet bağımlılığının, içki, sigara, yeme bağımlılığı gibi olduğunu ve ciddiye alınması gerektiğini belirtti.

Bülbül, internet ortamında sohbet ve farklı kategorideki oyunların internet bağımlılığını tetikleyen faktörler olduğunu ifade ederek, ´´Yeni dünya düzeni çeşitli araçlarla insanı yalnızlaştırıyor, kendisine ve topluma yabancılaştırıyor. İnternet dünyasının insanlığa kazandırdığı varsayılan ´sanal özgürlük´ ortamı ise bir maske işlevi görüyor´´ dedi.

Bilgisayar ve internetin, insanların işlerini kolay yapmasına yardımcı olan ´´dostu´´ gibi göründüğünü anlatan Bülbül, ´´Bazen dostumuz bizi yönetmeye başlar. Bu noktada, internet ve bilgisayar, insanları teslim alarak bağımlılık yaratıyor, kişilikleri bozarak yedek kişilikler oluşturuyor, yalnızlaştırıyor ve dış dünyadan ayırıyor´´ diye konuştu.

-´´SOKAĞIN VE KÖTÜ ARKADAŞIN YERİNİ İNTERNET KAFELER ALDI´´-

Anne babaların, çocuklarını önceleri sokağın ve kötü arkadaşın etkilerinden korumak için çaba gösterdiklerini kaydeden Bülbül, ´´Bilgisayar ve internet hayatımıza girdikten sonra, sokağın ve kötü arkadaşın yerini internet kafeler almıştır´´ dedi. Bülbül, şunları söyledi:

´´Anne baba ile duygusal bağları zayıf, aile içinde kendilerini değerli hissetmeyen, okul başarısı düşük çocuklar ve gençler, artık sokak yerine internet kafelere gitmektedirler. Kötü arkadaşın yerini şimdi internet bağlantısı olan ev bilgisayarları aldı. Uzmanlara danışmak için gelen anne babalar, sokak yerine internet kafelerden ve evdeki bilgisayardan yakınmaktadırlar.

Bilgisayar kullanmayı bilmeyen çoğu anne baba, derslerine yardımcı olacağı zannıyla yüzlerce dolar ödeyip çocukları için bilgisayar alıyorlar. Bilgisayarın ders öğretmek ve çocuğu daha akıllı yapmak gibi bir marifeti yoktur. Bilgisayarı faydalı kılan, belirli bir konuyu öğretmeye yönelik hazırlanmış öğretim yazılımlarıdır. Bu programlar da ancak kullanmasını bilen ve doğru biçimde kullanabilen ellerde faydalı olabilir. İnternet bağlantısı olan her bilgisayar, kontrollü kullanılmadığı takdirde çocukların ve gençlerin ruh sağlığını bozmaya hazır potansiyel bir tehlikedir.´´ Bülbül, çocukların, oyunlarla başa çıkamadıkları gerçek dünyadan kaçıp sanal mutluluk veren dünyaya sığındıklarını belirterek, insanlığın internetle pasifleştirildiğini dile getirdi. Bülbül, araştırmacıların, bağımlılığın nedeni olarak, insanın sosyalleşme ihtiyacı üzerinde durduğunu bildirdi.

-İNTERNET BAĞIMLILIĞI KLİNİKLERİ-

İnternet bağımlılığının ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğunu söyleyen Bülbül, bu tür bağımlılık hastalarının tedavisi için ilk olarak ABD´de klinikler açıldığını, Avrupa ve Uzakdoğu´da da kliniklerin arttığını söyledi. Bilgisayar oyunlarını daha çok 11-35 yaş arasındaki insanların oynadığını ifade eden Bülbül, erkeklerin kadınlara göre 4 kat daha fazla ilgili olduklarını dile getirdi.

Çok oyunculu oyunların dikkat çektiğini anlatan Bülbül, ´´Aşırıya kaçma yüzünden, oyuncuların kişilikleri ve sosyal yaşamlarına zarar verdiğini ortaya koyan sayısız araştırma olmasına rağmen, interaktif rol yapma türünden oyunların, kitlesel bir harekete dönüşmesi engellenemiyor´´ dedi.

-UYUŞTURUCU GİBİ-

Bülbül, bazı uzmanlara göre, oyunların dozunda bırakıldığında kişi için ´´hayatın getirdiği zorluklardan kısa süreli bir kaçış, belki bir beyin jimnastiği´´ anlamına geldiğini, aşırıya kaçanlar içinse ´´uyuşturucu bağımlılığından hiçbir farkı olmadığını´´ söyledi. Oyuncuların başarılı olabilmek için sürekli bilgisayar başında kaldığını ve bu yüzden sosyal yaşamlarının öldüğüne işaret eden
Bülbül, şöyle devam etti:

´´Son 10 yılda, 100 ila 300 bin arasında Japon genci, en başta bilgisayar oyunları yüzünden odasına kapanmış durumda. Sadece akşam yemeğinde bilgisayarın başından kalkanların, ayda bir CD almak için sokağa çıkanların olduğu söylenmekte. Daha da kötüsü, 10 yıldır odasından çıkmayan insanların olduğu sanılıyor. Bu tip çocuk ve gençlere, ´hikikomori´ deniyor. Japonca´daki anlamı ´´geri çekilmek, elini eteğini çekmek´´... Bu durum, yüzde 80 oranında genç erkeklerde görülüyor.´´

-BİLGİSAYAR YERİNE FARKLI HOBİLER-

Bülbül, bağımlılıktan kurtulabilmek için internet kullanım çizelgesi yapılabileceğini, küçük aralarla dinlenilebileceğini ve küçük işlerle ekrandan uzaklaşılabileceğini, hobi olabilecek, sevilen konular bulunup ilgilenilebileceğini söyledi. Gençlerin, arkadaş ve sosyal çevreye zaman ayırmasının, okuma alışkanlığı için ailelerin düzenli kitap okumayı sağlamasının da bağımlılığı önleyebileceğini anlatan Bülbül, gençlere bazı sorumlulukların verilebileceğini, ayrıca ailelerin çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmesi gerektiğini kaydetti.
 

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=848&goster=10&offset=0

Chat’a giden yol
‘FORUM’lardan geçer.
Muhterem Sanal Âlemdeki Okuyucularım,

İşini gücünü, msn ini, Chat’ını bir tarafa bırakıp, beni okuma zahmetine katılan ağabeylerim, ablalarım. Bir önceki yazıda insanın, bilgisayarın basına, önemli islerinin dışında, "yalnız olduğu için", "dostsuz olduğu için", "cani sıkıldığı için" oturduğunu yazmıştım.

Sevgiden, dostluktan, sohbetten, ilgiden mahsur kalan ve bilgisayarın başına oturan kişileri hangi tehliklerin beklediğini, dilimin döndüğü kadar anlatmak istiyorum sizlere.

Biliyorsunuz, internet kocaman bir deniz. Bu denizin içinde ne ararsanız var. Ararsanız dedim. Artik aramak için de yardımcı olan denizciler var. Bu denizciler, internette oluşturulan ‘arama motorları’. En tanınmışı da biliyorsunuz "google.com" . Ben google.com’a, "Google Amca" derim.

Google Amca’ ya ne sorarsanız mutlaka size bir cevabi vardır.. Hem de bir tane değil, yüzlerce cevap verir size. Kendisi çok liberaldir, sizin aradığınız şeye karışmaz. Neyi istiyorsanız, Google Amca size onu söyler. Bunun böyle olması hem iyi, hem de kötü. İnsan sevgiden mi yoksun ki, "sevgi" arar… İnsan ilgiden mi yoksun ki, "ilgi" arar… İnsan haberden mi yoksun ki, "haber" arar… Sevgili dostlar, siz bu aranan şeyleri artik kendi kafanızda çoğaltabilirsiniz.

Zaten kim bilir sizler şimdiye kadar neler neler aradınız ve buldunuz. Ve insan içindeki şeytanin dürtüklediğini de arar... Ama bizim meselemiz Chat’e giden yol olduğu için konuyu fazla uzatmadan yolculuğumuza devam edelim.

Evde ilgi görmeyen, etrafındaki insanlar ile dostluk kuramayan, sevgiden, ilgiden, alâkadan yoksun kişi ‘’Google Amca’ya, "Çileli başımla nereye gideyim?" diye sorar. (Allah bilir belki de test etmek için, sizde şimdi bu cümleyi Google Amca’ya sorarsınız )


Durun biraz daha açayım konuyu...

Dert dediğim şudur.. Örnegin:

Evin erkeği yorgun argın, işten eve gelir.. Yorulmuştur, ve yüzü acayip asıktır... Selam bile vermez.. Sadece dudak ucu ile.. "Meraba".. (Adam merhabanın içindeki "h" harfini bile söyleyemiyor)

Ve evde bir prosedür isliyor.. PTT uygulanıyor.. Bu kelimeyi bende ilk görünce ,sizin sandığınız PTT’den sandım.. Ama öyle değilmiş..

Adam merabayı zor dedikten sonra. "Pijama, Terlik, Televizyon" (PTT) ile buluşuyor.. ses yok, çıt yok,. Sohbet yok, konuşmak yok. Gelsin yemekler.. Demlensin çaylar.. Televizyon zappinginden dönen kafası..

Bir örnek verdim iste.. Dertli işte bu Abimizin hanımı..

Simdi abiler, kızarlar.. Bir başka örnek vereyim...

Evin erkeği çok romantik bir abimizdir.. "Sevgiyi sever" .. İsten gelirken yolda çiçekçinin önünden geçerken, "yahu evdeki Fadime’me bir buket çiçek alayım" der... Sevine sevine eve gelir.. Kapıdan içeri girer.. kocaman bir selam verir.. "Dünyalar güzeli meleğim ben geldim...Merhaba.. Bak aynen senin kadar güzel olan, sana benzeyen güller getirdim" der.. (abarttım mı yoksa biraz?)

Evin hanımı ne der biliyor musunuz?

"Budala, bu çiçeklere vereceğin parayı iki porsiyon dönere verseydin de.. Bari karnımı doyursaydım" der.. "Ne yapayım ben bu çiçekleri?"

Böyleleri de var mı? diye soruyorsunuz... Var var.. Hem de bir sürü..

Neyse örneklerden sonra.... Bu kişiler nette arayışa geçtikten sonra ve bir çok siteyi aradıktan sonra, bu dertli olan kişi "kendi gibi dertlilerin" olduğu bir topluluğu buluverir.. Demek ki sadece kendisi dertli değil. Ne kadar da çok dertli varmış. Dünyanın her köşesinden dertliler "Google Amca’ya" dertlerini açtıkları için Google Amca’da bunları ayni mekânda buluşturur.

İnsanlar dertlerini, birikimlerini, enerjilerini genelde başkaları ile bu mekânda paylaşırlar. Bu mekânlara internette "FORUMLAR" denir.

Eveet geldik forumlara.. Arayan kişi forumlar arasında gezinir.. Binlerce forum vardır... 7 Milyar insan var sanıyorum dünyada... Herkesin görüşü de farklı. Kimisi Müslüman, kimisi Hıristiyan, kimisi sapık, kimisi dinsiz, kimisi dinci.. Kimisi kim bilir neci ?..

İnternette her kesim var...

Bu yazıyı yazan ben "Müslüman" olduğum için, beni de "İslami forumlar" ilgilendiriyor...

Simdi değerli okuyucum... "İslami Forumlari" açan adminler... Islama hizmet etmek için açarlar.. İsterler ki, sitelerini ziyaret edenler bundan faydalansınlar… Sitede binlerce mp3, resim, grafik, yazı, makale, video vardır. Bununla beraber tartışma ve yazışma yerleri…

Evet çileli kardeşimiz güzel bir site bulmuştur kendine.. "İslami Forum" ... Buraya girecek birkaç mp3 dinleyecek, birkaç makale okuyacak.. Tartışanları günlerce takip edecek... Ve bir gün kendiside fikir belirtme ihtiyacı duyacak. Hani derler ya "Dert söyletir" diye.. Zaten derdi de çoktur.. Çekinir birisi ile paylaşmaya..

Ne yapar.. ?

Öyle bir şey yapar ki, hem derdini anlatacak , hem de tanınmayacak.. Önce bir takma isim bulma telaşına girer.. Eee burası "İslami" bir forum... Öyle gelişigüzel bir isim koyulmaz ki canim.. Bakar ki diğer üyelerin isimleri "Ebu Yusuf".. "Hz. Hamza" "Ebu Tarik" ...Ayse Bin (ne bileyim nedir?...

Kendisi de en son Hz. Meryem filmine bakıp, Hz. Meryem karakterinden etkilendiği için.. "Hz. Meryem" koyar ismini..

Eğer dertli kişi abimiz ise.. Ohooooo İslam tarihinde bir çok isim var.. Beğendiğini al.. Mesela "Ebu Tarik" koyar abimiz ismini..

Biliyorum... Simdi forum siteleri olan Adminler beni eleştiri yağmuruna tuttular bile.. Kafama zaten bir sürü taş yemiş oldum.. Durun yahu, kızmayın hele..

Ne kızıyorsunuz yahu ?.. Sabredin biraz..

Simdi buraya kadar her şey normal.... Ve "Dinen" de bir mahsuru yok diyelim..

Ne siteyi kuran Admin’in, ne ablamızın, ne de abimizin bir günahı yok degil mi ?

Admin, hizmet yapmak istiyor..

Ablamız, forumlarda yazılan yazılara katılmak istiyor..

Abimizde hakeza aynisi..

Bu ablamız, esi ona iyi davranmadığı için, esi onunla sohbet etmediği için, Asrı-Saadetten bir örnek yazar foruma... Efendimizin (sav) eşine ne kadar güzel davrandığını anlatmak ister sitede..

Mesela... "Efendimizin eşi ile savaş öncesi bir çok askerin önünde koşu yarışı yapmış olması" .. Bu olayı Hz.Meryem (niki ile) forumda anlatır...

Eee forum bu.. Yazılan yazıya hem teşekkür edilecek hem de cevap verilecek.. Hem de yazıyı yazan kişi, acaba bu yazıma ne gibi tepki gelecek diye bekleyecek..

Ve nasıl oluyorsa oluyor.. "Çiçeği esine verirken, "neden döner almadın" diye tepki alan es" de bu forumda oluyor.. Bu eşin ismi de "Ebu Tarik" dır..

Ve tam da bu yazıya cevap veriyor..

Cevap aynen söyle oluyor..

"Esselamualeyküm ve rahmetullahü ve berekatühü Meryem bacı, yazdığınız yazı beni çok duygulandırdı, bir o kadar düşündürdü. Allah razı olsun sizden.. Etkileyici bir yazı... Size teşekkür ederim, sağ olun"

Abooo.....

Eşinden güler yüz, tatlı dil, bir selamı bile doğru dürüst alamayan Hz. Meryem bu cevap karşısında, sanki çölde susuz kalmış gibi, kana kana bu cümleleri okur. Aman Allah’ım bunlar ne güzel ifadeler, ne güzel methiyeler... Ne güzel duygular.. Ve ne güzel selamlar.. Ve hatta teşekkür bile var içinde..

Kocası "merhabayı" yi bile "h" harfsiz derken.. Bu Ebu.Tarık ne uzun selam vermişti.. Kocasından bir defa "teşekkür" duymayan Hz. Meryem başka bir kişiden bu kadar methiyelerden sonra "teşekkür" almıştı.

Öhhöö öhhööö (burada öylesine öksürdüm)

Artik Hz. Meryem’in kafasına takılır.. "kim bu Ebu.Tarık?" ... "ne kadar mütevazi, ve ne kadar anlayışlı bir şahsiyet böyle" demeye başlar ...

Bozuk Türkçemi okuya okuya yoruldunuz mu ? Sizlerden özür dilerim.. Ama ne kadarda bozuk olursa olsun, bir bilgisayarcı olarak... Gönderilen e-mailler sonucu, takip ettiğim forumlardan derlediğim, işittiğim, okuduğum tehlikeli konuları sizinle paylaşmaya devam edeceğim...

Chat olayına neredeyse başlamak üzereyiz.. Hz. Meryem’in ve Ebu.Tarık’ın chatleşmelerine az kaldı..

İnşallah bir dahaki yazımda.. Hz. Meryem ve Ebu Tarık’in forumda birbirleri ile sohbetine devam edeceğiz.

Bakalım hikâyenin sonu nasıl bitecek.. ?

Çok değerli okuyucularım, hakkinizi helal edin lütfen..

Kusur ettimse Af ola..

Allaha emanet olun

Sevgi ve selamlarımla…

taha

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=832&goster=10&offset=0

Internete Bağımlı Olmak
 
 
Dr. Hasan AYDINLI

8 yasinda bir cocugunuzun oldugunu dusunun. Sizler ondan bazi seyleri yani bilmemesi, gormemesi gereken seyleri saklamak icin akla karayi secerken o internette www.google.com adresine girerek ve bir kelime yazip ENTER tusuna basarak herseyi acik ve net olarak gorebilir… Yani internet bir ozgurlukcu ortam degil, kuzunun kurda teslim edilmesidir bir cocuk icin…
 
Internet, gunumuz insanina buyuk imkanlar sunan onemli bir teknolojidir. Bu teknolojideki gelismelere paralel olarak internetteki web sayfalarindan (www; world wide web, dunya capinda ag) gerekli gereksiz ciddi bir bilgi bombardimanina maruz kalmaktayiz. Is yerlerinden evlere kadar, internet hemen her yerde, gunluk hayatimizin bir parcasi haline gelmis durumda. Aslinda teknolojik bir nimet olan internet, insanlar icin buyuk imkanlar sunmasina, bircok guzellige vesile olmasina ragmen, bazi kotu neticelere de yol acabilmektedir. Bugun hemen her yastan bircok insan, internet bagimlisi olmus durumda. Insanlarin internetle munasebetleri sorgulandiginda, bugun bu teknolojinin dunya genelinde faydadan ziyade zarar vermeye basladigi soylenebilir. Uzmanlar, interneti suursuzca kullanan veya kotu niyet ve maksatlarina alet eden kisilerin durumunu patolojik bir problem olarak degerlendirmis ve bu durumu 'internet bagimliligi bozuklugu' (internet addiction disorder) seklinde isimlendirmislerdir.
 
Internet bagimliligi nedir? Gercekten boyle bir bagimlilik olabilir mi? Cevremizi bu sorular isiginda biraz inceledigimizde, kendimizin veya yani basimizdaki bir dostumuzun bagimlilik sinirinda oldugunu fark edecegiz. 1997'de Ivan Goldberg, bu bozuklugu dile getirdiginde, rahatsizligin bu derece ilerleyecegi tahmin edilememisti.
 
 'Internet bagimliligi bozuklugu'nun her hastalik gibi bazi belirtileri vardir:
 
a) Tolerans gelismesi, alkol bagimliligindakine benzer bir seyir izler. Yani internette gecirilen zamanla ters orantili olarak mutluluk azalir.
 
b) Kisi icine kapanir. Bu, bagimli kisinin; internette giderek daha fazla zaman harcamasina yol acar. Neticede psikomotor huzursuzluk, kaygi, internetle ilgili hayaller, parmaklarda iradi veya gayr-i iradi yazma gibi hal ve durumlar ortaya cikar. Bu durum, kisinin; sosyal, akademik ve is hayatinda menfi tesirler yapmaya baslar. Internete baglanildiginda kaygi ve huzursuzluk gibi belirtiler kaybolur.
 
c) Kisi her seferinde internette daha fazla zaman harcar.
 
d) Internetten uzak kalmak icin caba harcansa bile bu basarilamaz.
 
e) Yeni web siteleri kesfetmek, oyun oynamak, 'chat' gibi aktiviteler giderek esas faaliyetlerin yerini alir.
 
f) Aile uyeleriyle olan diyalog ve aktivitelerin yerini internet isgal eder. Sosyal aktivitelerin sikligi internet bagimliligi sebebiyle azalir.
 
g) Internet bagimliliginin kotu neticeleri (sabah gec kalkma, evlilikle ilgili problemler, onemli isleri terk etme vb) gorulmeye baslar, buna ragmen internet kullanimi devam eder.
 
Yukaridaki belirtilerden uc veya daha fazlasi varsa, kisi bagimlilik kriterlerini tasiyor demektir.
 
Yapilan arastirmalarda, internet kullanicilarinin yasi kuculdukce, eglence ve oyunun on plana ciktigi gorulmektedir. Cocuklar genelde oyun; gencler ise, oyunun yani sira 'chat' ve eglence maksatli internet kullanimi yapmaktadir. Bu imkani saglikli manada kullananlarin sayisi nispeten daha azdir. Bircok anne-baba, cocuklarinin internet kafelerde oyun oynamasini engelleyememektedir. Cocugun internet kafelere gitmesini engellemek icin eve internet kuruldugunda ise, cocuklarin internette daha fazla kaldigi, bunun da aile arasinda surekli bir catisma sebebi oldugu gorulmektedir. Butun bunlarin yani sira, cocuk ve genclerin zararli sitelere ulasmasi engellenememektedir. Bu tur menfi sitelerin tesirinde kalan cocuk ve genclerde zamanla davranis bozukluklari gorulmeye baslamaktadir.
 
Interneti asiri ve gereksiz kullananlarda fiziki ve ruhi problemler bas gostermektedir. Kisinin cevresiyle iletisimi zayifladiginda, kendini ifade kabiliyeti de korelmekte, sosyal munasebetleri bozulmakta, is verimi dusmekte, aile ici diyaloglarinda aksakliklar olabilmekte, artan ferdiyetci davranislarina paralel, kiside yalnizlik ve dolayisiyla yabancilasma gorulmektedir. Kiside, bunlarin yani sira bas, bel ve kas agrilari, gorme bozuklugu, yorgunluk hatta epilepsi (sara) tetiklenmesi gorulebilmektedir.
 
Ne yapilabilir?
 
Gunumuzdeki ilmi gelismelerin bir semeresi olarak karsimiza cikan bu teknolojiyi reddetmek imkansizdir. Internet vesilesiyle ilmi gelismeler cok yakindan takip edilmekte, onemli bilgilere hemen ulasilabilmekte, insanlar istedikleri (hatta istemedikleri) hemen herkesle cok rahat haberlesebilmekte, alisveris yapabilmekte ve gunluk bircok isi rahatlikla yerine getirebilmektedir. Bu teknolojinin onemi tartisilmamakla birlikte, uzmanlarin internetin istismari konusunda kafa yormalari gerekmektedir. Bilhassa internet sebebiyle derslerden uzaklasan, hatta sinifta kalan ogrencilerin; en onemli egitim yillarinda 'oyun'la kaybedilen zamanin; edinilen kotu aliskanliklarin; uygun olmayan bilgi ve goruntulerin; aile fertlerinin ekran karsisina gecerek birbirlerinden kopmalarinin; internet uzerinden gelistirilen, fakat hemen hepsi husranla biten sahte arkadasliklarin; yayginlasan kumar aliskanliginin; okulda veya mesaide gecirilmesi gereken zamanin internette gereksiz konusma ve yazismalarla bosa harcanmasinin; guzel ve hayirli isler yapilabilecekken malayani islerle ugrasmanin; 'chat' le gecirilen bos zamanlarin uzmanlarca dikkatle ele alinmasi gerekir.
 
Internetteki bazi oyunlarin gencleri saldirganlastirdigi, hayattan kopardigi, onlarda karamsarliga yol actigi bilinmektedir. Internette FRP (hayali rol oyunu) oynayan bazi genclerde, gerceklerden uzaklasma, depresyon ve intihar girisimleri gorulmustur. Okul ve okul disi bilgisayar kullanimi toplumun orf ve adetlerine uygun duzenlenmezse, genclerde ciddi uyum bozukluklari ve kotu aliskanliklar bas gosterecektir. Bugunun dunyasinda zor olmakla birlikte, anne-babalarin masum gorunen bazi faaliyetlerin geri planindan da haberdar olmalari gerekir. Bu konuda onlarin icinin rahat olmasi, cocuklarinin guzel bir arkadas cevresi icinde kalmalariyla mumkun olabilecek gibi gozukmektedir.
Internete baglanan kisinin hicbir gizliliginin kalmadigini burada vurgulamak yerinde olur. Bir firmanin, internet kullanima acildigindan beri, milyarlarca web sitesinin her asamasindaki halini kopya ettigi ve istedigi zaman bir sitenin 10 yil onceki haline bile ulasabildigi bilinmektedir. Yani web sitesi sahiplerinin internete gonderdigi her bilgi, internet aginin degisik yerlerinde tutularak kayit altina alinmaktadir. Bundan su netice cikabilir; bizim internet uzerinden yaptigimiz her turlu bilgiye ulasma ve haberlesme faaliyetimiz cok rahat bir sekilde takip edilebilmekte ve bir yerlerde depolanmaktadir. Belki birkac yil sonra bir firma size 'Sizin su ana kadar gonderdiginiz butun e-postalar bende mevcut.' diyebilecektir. Bu durumda, kisilerin masumane kullandigi bu teknoloji, birilerinin bilgi toplamasina ve bunlari kotu maksatli olarak kullanmasina da firsat verebilir. Bircok 'chat' programinin bilgisayarin icini bosaltan programlar oldugu ve buna baglanildigi anda bilgisayardaki bilgilerin bir yerlere ulastigi bilinmektedir.
 
Internet bagimliligi nasil engellenebilir?
 
2005 Mart'inda Cin'de internet ve video oyunlarinin bagimliligini tedavi etmeye yonelik bir merkezin acildigi bilinmektedir.2 Bu merkezin hastalarini daha cok 14-24 yasindaki gencler teskil etmektedir. Burada danismanlik, uyku duzeninin saglanmasi, antidepresan ilaclar, sosyal baglantilarin yeniden kurulmasi, fiziki faaliyetlerin artirilmasi gibi hizmetler verilmektedir.
 
Klinige basvurmadan once kisi veya yakinlari tarafindan alinacak bazi tedbirler vardir. Kisinin kendi durumunun farkina varmasi bu problemin giderilmesinde en onemli adimdir. Eger kisi farkina varmadan boyle bir duruma dusmus ve bunu fark etmiyorsa, duzelmesi daha uzun sure alacaktir. Internette gecirilen zamanin artisi en onemli bagimlilik sinyalidir. Tedavide dereceli olarak internet kullaniminin azaltilmasi hedeflenmelidir.
Ikinci olarak, kisinin hayatinda bir psikolojik problemin veya herhangi bir stres faktorunun olup olmadigi arastirilmalidir. Kisi bazi gerceklerden kaciyorsa, internette daha fazla zaman harcar. Onu gunluk hayattan koparip bilgisayar onune iten sebepleri arastirmak da onemlidir. Kisinin manevi dunyasini, is verimini, akademik gidisatini, ailesiyle olan munasebetini tekrar gozden gecirmesinde fayda vardir. Onemli mesguliyet ve hedefleri olan kisilerin malayani konulara zaman ayirmasi tabii ki mumkun olmaz. Zira Yuce Nebi'nin (sas) buyurdugu, "Kisinin malayani seyleri terk etmesi Islam'in guzelligindendir." hadisini kendimize rehber etmeli ve bu teknolojik araci hayir yolunda kullanmaliyiz. Dolayisiyla, kisinin kendi dunyasindaki bosluklarin farkina varmak icin iradi bir cehd ortaya koymasi da insanliginin geregidir.
 
Netice itibariyle, Allah'a (cc) goturen her seyin guzel; ondan uzaklastiran her seyin de kotu oldugunu bilerek, bu teknolojiyi kullanmali; nefislerimizi ve nesillerimizi bu sekilde de Allah'a (cc) yaklastirmanin yollarini aramaliyiz.  

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=804&goster=10&offset=0

Chat kullanan bütün kızlara
 
(Bir ailenin dağılmasına sebep olan yaşanmış acı veren bir olay)

Bu olay sizlere sahibinin dilinden anlatılıyor.Uzun olmasına rağmen dikkatle okunması gereken bir ailenin sebepsiz yere üzücü bir şekilde viran oluşunu anlatan bir olay...

Olayı yaşayan kız diyor ki: " Kardeşlerim, Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuh İşte sizlere gerçek,acı veren,üzücü,hayatımı yok  eden,geleceğimi parçalayan,aile hayatımı öldüren,eşimle yollarımızı ayıran hiyake... Ben muhafazakar ve bilinen bir ailenin ahlak ve İslam terbiyesi  üzerine yetiştirilmiş kızıyım.Hiçbir zaman düşüncesiz yada eğlence arayan bir kız olmadım.Allah'ı kızdıracak bir iş yaptığımı hiç bilmem. Beni seven benimde onu sevdiğim bana fazlasıyla güvenen iyi bir insanla evlendim.Onunşımarık eşiydim hatta ailem ve akrabalarımdan bir çoğu bana eşimin beni daha önce hiçbir kızın görmediği kadar şımarttığını söylüyorlardı.

Benim eşimden birşey isteyipte onun reddedip "hayır" dediğini hatırlamam  ondan ne istesem getirirdi.Birgün ona internet kullanmak istediğimi  söyledim ilk önce bunun iyi olmadığını,benim için uygun olmadığını söyledi.Kurnazlıklarla ona interneti aldırdım ve kötü yönde kullanmayacağıma dair söz verdim o da kabul etti.(keşke kabul etmeseydi.)

Beni internette eğlendiren ne varsa mutluluk ve sevinçle oraya girer oldum.Durum öyle hale geldiki eşim hergün işe gidiyor bende internete giriyordum hatta onun olduğu vakitlerde...ama bana ne yaptığımı sormuyordu çünkü bana güveniyordu.Günler geçti,internet kullanan bir arkadaşım bana chatten bahsetti: "chat çok eğlenceli,insanlar bu programda birbirleriyle konuşuyor saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyorsun." dedi.Chate girdim(keşke girmeseydim.)Başlangıçta sadece geçici konuşmalar olarak düşünüyordum sonra bir kişi ile tanıştım hergün onunla görüşüyor ve konuşuyorduk.Yüksekahlakıyla diğerlerinden ayırt edilen bir kişiydi daha önce konuştuğum kimselerden onun gibi olanını görmemiştim. Eşimi daha önce hiçkimseyi sevmediğim bir sevgiyle sevmeme rağmen saatlerce chat önünde oturuyor ve onunla konuşuyordum.Eşim geliyor,beni izliyor ve bilgisayarın önünde geçirdiğim saatlere kızıyordu.Bir kişiyi beğenmiştim ve onunla sadece beğeni olarak konuşuyordum.Günlerin geçmesiyle durum tersine döndü ve beğeni sevgiye dönüştü.Ona eşimden daha çok bağlandım.Eşimin sinirinden kaçıp internette onunla konuşmaya başladım.Bir keresinde kendimi kaybettim ve eşimle kavga ettim.Eşim internet aboneliğini iptal etti ve bilgisayarı evden çıkardı.Eşime kızdım çünkü ilk defa bana bu şekilde kızdı onu cezalandırmak için chatte sohbet ettiğim kişiyle konuşmaya karar verdim.Bana onunla konuşmam için yalvarmasına rağmen reddediyordum.Bir gece onu aradım ve telefonda onunla konuştum, o andan itibaren eşime olan ihanetim başladı.

Eşim her evden çıktığında onu arayıp konuşuyordum eğer eşimden boşanırsam  benimle evleneceğini vadediyordu ve sürekli onunla buluşmam için
yalvarıyordu.Onun isteklerinin arkasından sürüklendim ve onunla buluştum.Buluşmalarımız bir kadının eşine ihanet ettiğinde yapabileceği en büyük günaha düşene kadar devam etti. Aramızda ilişki oldu.Chatte tanıştığım adamı sevdim ve eşimin beni boşamasına karar verdim.Eşimden beni boşamasını istedim."neden?" diye sordu.Aramızda sorunlar çoğalmıştı ve dayanamıyordum.Eşimden hoşlanmamaya başlamıştım.Eşim durumdan şüphelendi ve olayın iç yüzünü araştırdı.Bir keresinde telefonda bir adamla konuştuğumu farketti.Ona gerçeği söyledim.Bütün olanların üzerine eşimin bana karşı iyi olmasına karşın onu istemediğimi artık onunla yaşamaktan hoşlanmadığımı söyledim.Eşim durumu açığa çıkarıp aileme bildirmedi.Ben seni seviyorum ama seninle devam edemem Allah senin ve bizim günahlarımızı örtsün.Ailene benimle yaşamak  istemediğini, birbirimize uygun olmadığımızı farkettiğini söylersin dedi. Bununla beraber eşimin hoşlanmadığı tek şey internetten kaynaklanan basit problemlerdi. Bana kötü muamelede bulunmadı hiçbir kusuru yoktu sadece interneti evde istemiyorum dedi.Kördüm bütün bunları anca iş işten geçtikten sonra görebildim.

İnternette tanıştığım gencin sözleri eşimle ayrılığıma sebep olmuştu.

Bana:

"Senden başkasından hoşlanmadım.Hayatımda senden daha tatlı biriyle karşılaşmadım.Sen hayatımda gördüğüm en iyi insansın." diyordu ama işin
sonunda bu hainin gerçek sözleri beni bir yıldırım gibi çarptı. Dediki:

"Eğer evlenirsem tanımadığım yada chat gibi yanlış olan bir yolla tanıştığım biriyle evlenmem özellikle de senin gibi yaşı büyük ve akıllıysa...Eğer ben
birini istersem chatte tanıştığım ve evlenmeyi düşündüğüm biri olsa bile küçük bir kızla tanışırım onu istediğim gibi yönlendiririm,senin gibi evli ve kocasına ihanet etmiş biriyle değil!!!!!...."

Size yemin ederim ki bu söylediğim kelimeler tamamen onun söylediği gibi,yalan söylemiyorum ne bir kelime arttırdım ne de bir kelime
eksilttim.Şimdi şaşkınım intihar etme düşüncesindeyim, bu yazı sizlere ulaştığında intihar edebilirim yada Allah beni hidayete erdirip karanlığın
yolundan uzaklaştırır. Bana zulmeden ve bu olayla hayatımı sarsan kişi ve onun gibilere diyorum ki: "Birgün gelecek sizde kendi nefislerinizde kışkırtıcı şeylerin insanı nasıl aldattığını göreceksiniz.Bütün duam Allah'ın bana zulmeden kişinin aynı durumdan(kendisi veya ailesinde) şikayet
ettiğini göstermesidir. Allah'a emanet olun."

Not: bu yazi "chat = asrin deccali" bölümünde yayinlamam icin bir ziyaretcimden geldi.
 
 
 



13.10.2007 12:16:19
782 defa görüntülendi

 
 gulcin, 21.01.2010 16:09:14
  Allah hepinizden razi olsun ki,bole aci hikayeri bizlerle paylasib,bizi pis islerden cekindiriyosunuz.Allah heckimin aklini basindan almasin.Peygamber efendimizin guzel dualarindan bi tanesinde deyoki,"Ya Rabbim beni goz acib kirpincaya kadar nefsimle bas basa birakma"bence su anda,her yerin haramla dolu oldugu bir devirde, bizim en cok ihdiyacimiz olan dua budur.Rabbim hic bi zaman bizi kendi kapisindan ayirmasin dileyiyle.Allaha emenet olun.
 
 
 ayşe, 12.01.2010 21:11:33
  sakın chat ve tavla gibi şeylere takılmayın hep yalan tehdit sınırına vardı benimki bence insanların kolayca ulaşabileceği bu alanların yasaklanması gerekiyor
 
 
 HÜSEYİN ÇOBAN, 04.12.2009 20:44:28
  sevgili kardeşim duygularını anlıyor ve tüm kalbimle katılıyorum ağzına ve yüregine saglık insanların iki yüzlü sevgilerin sahte ve riyakar aydınların karanlık dogal olan hiç bir şeyin kalmadığı ALLAH,dan korkanların yok denecek kadar azaldığı şu günlerde senin yitirdigin şey çok degil kardeşim ALLAH yar ve yardımcın olsun.....
 
 
 Birol 29, 01.12.2009 23:59:59
  En son bir sene önce okumustum,ayni hayret ve üzüntüyle tekrar okudum.Hangi birine üzülecegime,Beyinemi yada aldatilan Hanim Bacimizami yoksa biten bir Aile yuvasinami.Allah bu Bacimizin yardimcisi olsun.Bu ibret dolu yazisiyla bir Aile yikildi ama Binlerce Ailenin Kurtulmasina Vesile olur insaallah...
 
 
 , 25.05.2009 22:46:38
  selamun aleykum kardeşlerim ben de chate takılıyorum ama benim takıldığım yerde böyle boş konuşmalar yok islami sohbetler yapılır Alahtan ve rasulunden bahsedilir bazen kalplerimiz çoşar ve o çoşkuyla bizde bişeyler yazarız ve orada tanıştığım bir sürü abim ablam var onlarla gerçekten islam kardeşliğini yaşıyoruz onları görmesemde çok seviyorum.Bana da yol gösterir misiniz ben bazen işinn içinden çıkamıyorum ve daha 17 yaşındayım. Yorum yazarsanız sevinirim.
 
 


http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=972&goster=10&offset=0

İnternetin zararlarından korunma çareleri...

Günümüzde internet denilen bir iletişim aracı gittikçe yaygınlaşıyor, şimdiye kadar görülmemiş süratte dünya ile iletişim sağlıyor, topyekûn insanlığa büyük çapta faydalı hizmetler veriyor. Denebilir ki, çağın en büyük kolaylığını sağlayan hizmetlerin vericisi durumuna giriyor internet.

Ancak bu yaygın faydasına rağmen bazı aileler de bu faydalı sistemin zararlı şekilde kullanılmasından şikâyetçi oluyorlar. Bu aracın içinde her türlü iyilikler, kolaylıklar olduğu gibi; kötülükler yanlışlıklar da söz konusu olabiliyor. İyiliklerinden istifade edip kötülüklerinden de aile ve çocuklarımızı korumak için ne yapmalı, nasıl tedbirler almalıyız, diye sorular da sıralıyorlar.

     * * *

Gerçekten de internet Allah'ın insanlığa lütfettiği eşsiz nimetlerden biridir. Fevkalade faydalı ve etkili bir hizmet aracıdır. Dünya artık bu sistemle kendini yönlendirmekte, her türlü faaliyetini bununla organize etmektedir.

Bununla beraber böylesine faydalı nimeti zararlı şekilde kullananlar da olabilmektedir. Tıpkı silah gibidir bunlar. Kullanmasını bilirsen kendini korursun, kullanmasını bilmezsen kendini vurursun.

Bu yüzden böylesine faydalı bir sistemi zararlı duruma getirmemek için çareler aranmaktadır. Başvurulan tedbirlerden bazılarını ise şöyle sıralamak mümkündür:

1- Artık zararlı programları engelleyen sistemler de bulunmuştur. Bu sistemi kurup mahzurlu programların ekrana gelmesini engellemeye gayret etmelidir.

2 - Mümkün oldukça makineyi umumun görebileceği geniş ve açık mekânlara kurmalı, oralarda hizmet vermesini sağlamalıdır. Ta ki hep faydalıda kullanılsın, başkalarının görmesinden rahatsızlık duyulacak zararlı görüntüleri ekrana getirme arzusu söz konusu olmasın.

3 - Ayrıca kullanım saatlerine bir sınır getirilsin, geceleri istirahat saatleri burada harcanarak gündüz yapacağı işte başarının düşmesine sebep olunmasın.

4 - Herkesin istifade edeceği fevkalade faydalı dinî ve ahlakî sitelerin de hizmet vermeye başladığı unutulmasın. Bunları bularak verdikleri koruyucu bilgilerden istifade etmenin de gerekli olduğu hatırlansın.

www.herkul.org, www.sorularlaislamiyet.com , www.hayrettinkaraman.net, www.cevaplar.org, www.ahmetsahin.org gibi siteler istifade edilecek sitelerden bazılarıdır.

Bütün bunlara rağmen gerçekten de interneti müstehcende kullanmak ahlakı çökertiyor, kabiliyet ve istidatları çürütüyor, zihin ve hayalleri de darmadağın edip kirletiyor. Sözüm Gençlere kitabındaki şu tespitler de bunu ifade ediyor:

"- Bütün günahlar, ahlakî bozulmalar, müstehcene bakışla başlar, bakışın devamıyla baskısını artırır, arkasından fiili günaha dönüşür. Ayrıca gözler baktıklarının resimlerini de çeker, hayaline depo eder. Artık nereye gitse, nereye baksa çektikleri müstehcen resimler hayal perdesinde gözlerinin önündedir. Böylece gerileme başlar gençte. Öğrenciyse dersine kilitlenemez, işçiyse mesleğine yönelemez, fikir adamıysa zihnini toparlayamaz, derken her konuda gerileme ve düşüşler başlar kendilerini müstehcenliğe kilitleyenlerde.

Bir ilim adamı da müstehcenin zihinlerde hâsıl edeceği zararları şöyle sıralıyor:

1- İnsanın içindeki iyilik hücrelerini öldürür.

2. Şehvetini azdırır.

3. Meleklerin moralini bozar, dua etmelerine engel olur.

4. İnsanın kendisine karşı saygısını azaltır.

5. İradesine karşı güvenini sarsar.

6. Hafızayı zayıflatır.

7. Kalbi meşgul eder ve kararmasına yol açar.

8. Şehvet, insana verilmiş emanettir. Bunu meşru yoldan tatmin etmek gerektir. Bunun en güzel yolu da evliliktir.

Bu tür çirkin görüntüler, ileride gerçekleşecek evliliğin gizemini de azaltır.

Bütün bu zararları göz önünde tutunca, aklıselim bu tür müstehcenlikten uzak durmayı emreder. Siz de irade sınavında bu savaşı kazanmak için gayret edin.

Bunun bir iç cihat olduğunu unutmayın!"


Ahmet Sahin - ZAMAN Gazetesi

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=872&goster=10&offset=0

      
Sanal Aemde Kimliğimi Kaybettim  Hükümsüzdür

Sanal Aemde Kimliğimi Kaybettim  Hükümsüzdür

"Ne tuhaf" dedi. "İnsan, anne karnında hacmini genişletirken, anne-babası da isim dağarcığını genişletir." Kendi sesinin yalın halini beğenmeyerek sustu.

Bu kez de içinden: "Adımı seçme özgürlüğüne sahip değilim, tıpkı annemi, babamı ve doğum yerimi seçmeye irademin olmadığı gibi" diye geçirdi. "Hayat denen sınavın istediğimiz sorusundan başlama hakkı verilmemiştir bize ama ilk sorudan da, son sorudan da başlasak bu sınavın soru-cevapları aynıdır."

Karşısına açılmış bir sofra gibi duran ekrana bakarken bunları düşünüyordu ve gözlerini ekrandaki küçük kutucuğa dikmiş, öylece duruyordu. "Bir rumuz seçin" diyordu kutucuk, bir "sekme" işareti ise topun kendisine atılmasını bekleyen aceleci bir çocuk gibi zıplayıp duruyordu.

Annemiz bize Mehmet veya Ayşe ismini verdiğinde sistem onu uyarmazdı kırmızı bir ışıkla "bu isimde bir üye var, lütfen başka bir isim seçiniz" diye. Bu düşünce onu gülümsetti. "Şimdi özgürüm" dedi. "Geçici bir süre ve geçici bir toplum içinde de olsa kendi ismimi kendim koyabileceğim, beni tanıtan ama aynı anda da gizleyen bir kelimeyle iç dünyamı özetleyeceğim."

Bir bardak su içti, gömleğinin kollarını sıvadı ve piyano çalmaya başlayacak bir piyanist gibi hazırlandı.

İlk olarak kendi ismini yazmayı düşündü bu boş kutucuğa. Çok mühim bir anlamı vardı isminin. Bu güzide ismi tam yazacakken bir anda içinden "Mert, Cenk, Berk" gibi jönlere verilen bir isim yazmak geçti. "Ramazan, İrfan, Süleyman" isimleri ya kapıcıya, ya bakkala ya da filmin şaklabanına verilirdi izlediği filmlerde; bu düşünceyle ismini yazmaktan vazgeçti.

Sonra eli klavyenin üzerinde biraz da isteksizce gezindi ve "evrensel" yazdı. Bu rumuz onun her görüş ve düşünceye saygılı biri olarak tanınmasını sağlayacaktı. "Peki, öyle misin" diye sorguladı kendini ve cevabını bu ismi silerek verdi.

"Exe-mple" yazdı. Süperdi bu isim. Birkaç resim çizebilirdi bu rumuzla muhatabının kafasında. Bilgisayar, İngilizce ve sorgulayıcı bir kişilik... Ekşitti sonra yüzünü.

Normal hayatta kalabalıklar arasında seçilemeyecek kadar sıradan, duygularını yansıtamayacak kadar içe dönük biriydi. Kimse onu anlamasa da o kendini hep "özel" biri olarak görürdü. İçinde keşfedilmeyi bekleyen düşünceleri vardı. Bir balon nasıl ki içi doldukça gerginleşir ve patlamaya hazırlanırdı, o da bir balon gibiydi ve kendi kendine patlamaktansa, içindekileri başkalarına aktarmalıydı. Oysa benlik denen balon yarı geçirgen bir yapıya sahiptir ve kendinden verdiği kadar, kendi bünyesine de bir şeyler almaya müsaittir.

Aşk kalbinde kımıldamaya başladığından beri; biriyle adının yan yana yazılma ihtimalinin imkânsızlığı da beyninde kımıldıyordu. Bu bir fırsat işte dedi, onu ve beni ifade eden bir isim bulup aşkımın sızılarına geçici bir serum verebilirim. sen_ve_ ben yazdı; kabul etmedi sistem. Leyla_mecnun yazdı, Ferhat_şirin yazdı... Bu isimlerin hepsi seçilmişti. İmkansızlığın bu kadar imkansızlaşması onu da şaşırttı.

Kafası gittikçe zonkluyordu. İnsanın kendini bir kelimeye sığdırması ne kadar zormuş, dedi. Sevmediği yanları geldi aklına. Onun soğuk ve ciddi olduğunu söylerdi arkadaşları. Sanki bu özelliğini bastırmak istercesine "minik" yazdı, "şirin" yazdı, sevmedi; "sempatik" yazdı beğenmedi.

Sonra fikir dünyasını yansıtsın diye "n.fazıl, ebuhureyre, akifçe" yazmayı düşündü. Benim gibi düşünen biri için en güzel ipucu olur bu... Ama birisi çıkar da "Necid Çölleri'nde.." şiirini açıkla derse ya da bir başkası Ebuhureyre'nin hayatından bir şey sorarsa mahcup olabilirdi. Geçenlerde entelektüel bir tip çizmeye çalışmış; "edebiyatçı" rumuzu ile girdiği sohbette "yannızım ve kahverenkli saçlıyım" deyince, herkes yaptığı imla hatasını yüzüne vurmuştu.

"satanist" yazıp tüm ilgiyi bir anda üstüme de çekebilirim, dedi. Sonra "kedicik" rumuzlu bir arkadaşı geldi aklına, bir kahkaha atıp vazgeçti. Ya da dedi "yalnız_kalp, acılar, kadersiz" gibi arabesk bir rumuz mu bulsam. Yok, daha neler "çile bülbülüm çile" yaz istersen, dedi sırıtarak.

"imparator, general" gibi baskın bir isim bulmalıyım bir de bu isimleri büyük harfle yazarsam gücüme güç katarım dedi ve muzipçe sırıttı çünkü kendisi elli beş kiloda çelimsiz bir adamdı.

O kadar çok düşündü ve zıplayıp duran sekme göz bebeklerinde o kadar çok yansıdı ki göz kapakları erimiş naylon gibi kendini salıverdi. Karnı da acıkmıştı ve evde yiyecek bir şey yoktu. Şu yeni açılan restorana gidip döner alayım dedi içinden. Tüm kimlik arayışlarını bilgisayar başına bırakıp açlığını ceplerine koyarak çıktı dışarı. Ertesi gün forumlarda ve sohbet odalarında ilginç bir rumuz geziyordu ve çok dikkat çekiyordu:

döner+ayran=1,5YTL: s.a
seher : a.s rumuzunuz çok ilginç.
döner+ayran=1,5YTL : teşk )…


09.12.2007 23:27:43
647 defa görüntülendi

 
En son yorumlar. >>> Tüm yorumlar için buraya tıklayın
    ilyas zorca, 03.03.2010 11:27:41
      hamza , 11.02.2010 22:18:40 Hürriyeti bu mülevves kelimelerin esaretinden kurtulmakla baslar düsünce hurriyeti ve düsunce namusu aydin olmak icin önce insan olmak lazim insan,mukaddesi olandir insan hirlasmaz konusur maruz kalmaz secer aydin kendi kafasiyla düsünen kendi gönlüyle hisseden kisi aydini yapan uyanik bir suur tetikte bir dikkat hakikatin bütününü kucaklamaya calisan bir tecessüs öyle bir ifade bulmak istiyorum,ki türk insaninin uyusan suuruna bir alev mizrak gibi saplansin kamusa uzanan el namusa uzanmistir izm,ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri itibarlari mense,lerinden geliyor hepside avrupali vatanlarini yasanmaz bulanlar vatanlarini yasanmazlastiranlardir bir kucak odun kücuk bir atesi söndürur büyük bir atesi daha,da canlandirir kulun bütün haysiyeti müminin olusunda kul mümin olunca hukuki bir hüviyet kazanir dilenciyi halifeye esif kilan bir hüviyet imansiz ve idealsiz nesiller türettik pusuda bekleyen yabanci ideolojiler setleri yikilan irmaklar gibi yayildilar ülkeye bu ülkenin bütün irklarini tek irk tek insan haline getiren islamiyet olmustur ancak bu ülkenin askeriyesindeki bazi din düsmani asil amaclari baska olan generallar subaylar ve ana mualefetteki ülkede bir dikili agaci olmayan bütun cabalari calisan ülke icin hayirli isler yapanlari engellemeye calismaktir ve ne oldugu belli olmayan mhp samimmiyetsiz cahil ve iki yüzlü göruldügü gibi olmayan ve bu ülke icin hicbir faydalari yoktur allah inancli samimi ülke icin gercekten calisan yüreyinde allah korkusu olan insanlari basimizdan ülkemizin basindan eksik etmesin:[saygilarimla] yorumu yazan kişi neüdi belli olmayan sen vesenin gibi düşünen vatanın her kutsal değerini sattınız kalkmış utanmadan dinden bahsediyorsun sahte dincilere bu ülkede yer kalmadı kaçacak delik arasanızda nafile..!
 
    hamza , 11.02.2010 22:18:40
      Hürriyeti bu mülevves kelimelerin esaretinden kurtulmakla baslar düsünce hurriyeti ve düsunce namusu aydin olmak icin önce insan olmak lazim insan,mukaddesi olandir insan hirlasmaz konusur maruz kalmaz secer aydin kendi kafasiyla düsünen kendi gönlüyle hisseden kisi aydini yapan uyanik bir suur tetikte bir dikkat hakikatin bütününü kucaklamaya calisan bir tecessüs öyle bir ifade bulmak istiyorum,ki türk insaninin uyusan suuruna bir alev mizrak gibi saplansin kamusa uzanan el namusa uzanmistir izm,ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri itibarlari mense,lerinden geliyor hepside avrupali vatanlarini yasanmaz bulanlar vatanlarini yasanmazlastiranlardir bir kucak odun kücuk bir atesi söndürur büyük bir atesi daha,da canlandirir kulun bütün haysiyeti müminin olusunda kul mümin olunca hukuki bir hüviyet kazanir dilenciyi halifeye esif kilan bir hüviyet imansiz ve idealsiz nesiller türettik pusuda bekleyen yabanci ideolojiler setleri yikilan irmaklar gibi yayildilar ülkeye bu ülkenin bütün irklarini tek irk tek insan haline getiren islamiyet olmustur ancak bu ülkenin askeriyesindeki bazi din düsmani asil amaclari baska olan generallar subaylar ve ana mualefetteki ülkede bir dikili agaci olmayan bütun cabalari calisan ülke icin hayirli isler yapanlari engellemeye calismaktir ve ne oldugu belli olmayan mhp samimmiyetsiz cahil ve iki yüzlü göruldügü gibi olmayan ve bu ülke icin hicbir faydalari yoktur allah inancli samimi ülke icin gercekten calisan yüreyinde allah korkusu olan insanlari basimizdan ülkemizin basindan eksik etmesin:[saygilarimla]

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=837&goster=10&offset=0

      
İslamî Siteler ve İtikadî Tehlike

İslamî Siteler ve İtikadî Tehlike

Adem YAKUT
 
İslâm dünyasında, kardeşler arasına nifak sokma gayreti, yeni gelişen bir şey olmayıp bilakis evvelden beri bilfiil devam ede gelen bir mefhumdur. Oldukça ciddi ve sinsi planlar çerçevesinde mü’minlerin arasında olması gereken ülfet-ünsiyet ve muhabbetler, kimi zaman “tecavüzkâr” kimi zamanda “tecdîd” veya “reform” kisvesi ve bu kisvenin gereklerinin bir sonucu olarak yok edilmeye çalışılmıştır.
 
Maalesef bu “reform” politikasının cahil kesim üzerindeki tecellisi, politikanın yaverlerinin ekmeğine bal sürmüş ve peşinden giden gürûhla birlikte telafisi zor hatalara kapı aralamıştır. Ehl-i Sünnete ters düşen sapık görüşleriyle bilinen İbn-i Teymiyye ve onun meddahları ve daha buna benzer kişilerce iş içinden çıkılmaz bir hale bürünmüş görünmektedir.
 
Tarih boyunca ne yazık ki dinimiz adına derin yaralar açılmaya çalışılmış, dahası bu fikir ayrıcalıklarının sonucu Müslümanlar birbirine düşürülüp kanlar dökülmüştür… Denebilir ki bu gürûhun fikir temelinin ciddi bir kısmını taasupkârlık oluşturmaktadır.
 
Peki günümüzde bu fırtına dindi mi?
 
Elbette hayır!
 
İnternet dünyası ilmi cihetten ne kadar büyük bir fırsat ise, beyinleri zehirlemek bakımından o denli de tehlikelidir. Değerli ilimlerin yayılması-öğrenilmesi bakımından bir nimet, hatalara düçâr olmak bakımından bir tehlikedir. Adeta bir bıçak… Nasıl kullanacağını bilmez isen, o seni dilediğince kullanır.
 
Ne hikmettir bilinmez, internet dünyasında bu sapık fikirlerin meddahlığını yapmak marifetten sayılmaya başlanır oldu. Forumlara başlıklar atılmakta ki, “Falanca alim ve müdafâsı - Filanca alim ve tenkitlere cevaplar” vesaire… Gûya gizli kalmış veya yanlış anlaşılmış âlim yaftasıyla bulanık beyinlere bozuk fikirler şırınga edilmektedir. İtikadî açıdan tehlike oluşturan bu tür site ve yazılarla gereğinden fazla hemhâl olmak ve sonrasında “Efendim ben okurum ama etkilenmem” demek yalnızca kendini avutmak ve kandırmak olur.
 
Bu tür yazıları neşreden kesimlerin ağına takılmaktaki ana sebeplere gelince,
 
1- Yazan ve savunan kişilerin edebî olarak güzel bir dil kullanması ve ikna kabiliyetinin yüksek oluşu.

2- “Araştıma” mefhumumuzun kısır olması ve ilk okunan kaynağın şartsız sualsiz kabul edilmesi… Sonrasında bunu sökmek ise, paslı çiviyi sökmek gibidir…
 
Benim müşahede edebildiğim bu iki temel sebebe farklı versiyonlar ziyade edilebilir.
 
Bazı İslamî geçinen siteler vardır ki, açtıkları “Fıkıh – Hadis” vesaire bölümlerde in-cin top oynarken, “Tartışma Platformları” bölümüne hergün bir yenisi eklenir. Bu tartışmalarda ya bir cemaat ya bir alim karalanmakta ya da kendilerine vaz’ ettikleri “Bid’at temizleme ilacı” sıfatının icrası(!) gereği, kandil geceleri vesaire gibi bir takım ibadet ve mükaddesât eleştirilerek, durgun beyinler bulandırılmaktadır.
 
Peygamberi Zîşân Efendimizin “Bu din ilmi, dinin ta kendisidir, öyle ise onu kimden öğrendiğinize dikkat edin.” (1) şeklindeki buyruğu herhalde sebepsiz olmasa gerektir.
 
Hasılı kelam, bu nevî yayın organlarından dini bilgi edinen ve gereğinden fazla ilgilenen kişilerin i‘tikadî-amelî ve ahlâkî bakımdan kendileri ve çevreleri için fevkalâde zararlı olacağına dair âcizane kanaatimi belirtmeyi bir vazife telakkî ediyorum.


10.11.2007 11:38:04
570 defa görüntülendi

 
En son yorumlar. >>> Tüm yorumlar için buraya tıklayın
    sevde, 07.05.2008 22:03:32
      allah razı olsn taha abi.inan bu kadar açık ve net anlatmışsınki gerçekleri.ben çok utanıyorumm günahlarımdan.bende girdm öle sitelere ve olmaması gereken insanlarla muhatap oldum.amam çok şükür rabbim anamın ağlamalı dualarıyla kurtardı inş
 
    mehtap, 08.12.2007 20:06:23
      Bazı islami sitelere güvenip üye oluyoruz ama gördüğüm kdarıyla hepsine güvenip üye olunmamalı ismini hatırlayamadığım bir siteye üye oldu ama malesef hergün birileri msn adresime email atmaya başladı ve çok üzüldüm ben gerçekten dini site olduğu için üye olmuştum ama amaçları galiba farklıymış ,o yüzden hangi siteye güveneceğimi de bilmiyorum.Bilgilendirmek adına gayret ettiğiniz belli devamını dilerim.

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=810&goster=10&offset=0

      
internet dostmu düşmanmı‏

internet dostmu düşmanmı‏
Uzm. Dr. Gökben Hızlı
 

Kişi internette yasak olana ulaşabilir, risk alıp heyecan duyabilir, oyun oynayabilir, tamamen bir başkasının kimliğine bürünebilir. İnsan yaşamına getirdiği kolaylığın yanı sıra verdiği bu haz sebebiyle de internet giderek daha fazla kişiyi esir alan bir teknolojik tuzak haline gelmektedir. Kuşkusuz herkesin "Chat" yapma, bilgisayar oyunu oynama ve internette gezinme nedeni birbirinden farklıdır. İnternet iletişim kurmanın kolay bir yoludur, ancak sanal ortamda kurulan ilişkiler çoğu zaman sahtedir. Sanal ortamda bireyler kendilerini daha kolay ifade edebilirler, tanınmak istedikleri gibi davranabilirler. Bireyler üye oldukları gruplar içinde bir yerleri olduğunu hisseder, bu grubun içinde değer gördükleri, onaylandıkları hissi ile daha rahat davranırlar. İnternette yüzünü görmedikleri insanlarla dertleşmek daha kolay olduğu için bireyler daha derin ilişkiler kurabilir, gerçek hayatta kimseye açamadığı sırlarını anlatabilir. İnternette kurulan ilişkiler kolay ve risksizdir. Kişinin bu ilişkiye duygusal yatırımı az olduğu için de değeri daha az olan bir ilişkidir.

Henüz tıp literatürüne girmemiş olsa da internet bağımlılığı bir hastalık kategorisi olma yolunda hızla ilerliyor.

İnternette çok fazla zaman geçiren bireylerin, internetten uzaklaştıklarında ya da uzaklaştırıldıklarında bağımlı insanlarda görülen arama belirtileri gösterdiği giderek daha fazla görülüyor.

İnternete her girişinde planladığından daha uzun zaman geçiren,

diğer sosyal aktivitelere ilgisi azalan ya da vakit bulamayan,

gerçek hayattaki aile ve arkadaş ilişkileri bozulan,

meslek ya da okul hayatındaki işlevselliği düşen,

internette geçirdiği zamanla ilgili kendisini savunmak için yalan söyleme ihtiyacı duymaya başlayan,

gece internette geçirilen zamanı uykusundan çalan ve ertesi gün yorgun gezen,

bu yorgunluğa rağmen bir sonraki gece de internette dolaşma gücü bulabilen,

çok önemli bir haber beklemediği halde elektronik posta hesabını kontrol edemediği günler sıkıntılı ve tahammülsüz hisseden,

bilgisayar başında geçirdiği uzun saatler sebebiyle sağlığı bozulan,

sağlık sorunlarına rağmen bu tutumuna devam eden


Kişiler internet bağımlılığı riski altındadır!


Bağımlılık davranışının ruhsal etkilerinin yanı sıra uzun süre bilgisayar başında oturmanın getirdiği bedensel sorunlar da bulunmaktadır. Örneğin klavye ve fare ile aynı hareketlerin saatler boyu tekrarlanması ile el bileklerinde sinir sıkışması olabilmekte, kronik uykusuzluk ve bilgisayar başında geçiştirilen öğünler kişiyi güçsüz bırakarak hastalığa davetiye çıkarmakta, uygun olmayan monitörlerle gözler yorulmakta, saatlerce monitöre bakar halde oturma kalıcı omurga eğriliklerine sebep olabilmektedir.

İnternet bağımlılığından kurtulmak isteyenler günlük kullanım için bir süre belirleyip bunun dışına çıkmamak, bilgisayarı aile bireylerinin ortak kullandığı bir alana taşımak, gün içinde internete girdikleri saatleri değiştirmek, sorun çözülemiyorsa bir psikiyatr ya da psikologdan profesyonel yardım alma yoluna gidebilirler. Çocukları internette çok zaman geçirdiği için endişelenen binlerce aile bulunmaktadır. Bu gençler için internete girmeyi yasaklamak çözüm olmadığı gibi gencin internet kafeler gibi daha sağlıksız ortamlara yönelmesine sebep olabilecektir. Bu sebeple saat sınırı koymak daha uygun olacaktır. Gencin arkadaşları ile internet dışı yollarla iletişim kurması özendirilmelidir. Gençlerin bilgisayar ve internet dışında da hobi geliştirmeleri teşvik edilebilir, aile bu konuda sağlıklı yaşam için spor yaparak, kendileri için kitap okuma saatleri belirleyerek gence örnek olabilir. Ayrıca gence belirli sorumluluklar verilmeli, aile içindeki işbölümüne aktif katılması istenmelidir. İnterneti muhakkak yenilmesi gereken bir düşman olarak görmek yerine, dozunda ve etkili biçimde kullanıldığında bu çağın tüm bilgisine ulaşmayı ve öğrenmeyi kolaylaştıran faydalı bir eğitim, iletişim ve eğlence aracı olduğunu da unutmamak gerekir.
 


20.10.2007 16:12:55
552 defa görüntülendi

 
    erdinç , 14.04.2008 15:00:29
      internet hem dost hem düşman. dost çünkü bu fikirlerinizi bu araçla bize ilettiniz dost çünkü bir çok harama burdan ulaşabiliriz. İnterneti iyi yapanda kötü yapanda insanın kendisi nefsidir

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=788&goster=10&offset=0


Teknolojiyle tanıştı, çapkınlığa başladı
    Taylan YILDIRIM - Milliyet Gazetesi - 02.10.2007

İZMİR'de, evli ve iki çocuk babası emekli öğretmen 55 yaşındaki M.K. internette ‘chat’ yaptığı Suudi Arabistan uyruklu ‘Cemile’ adlı kadın için evini terketti. M.K., bilgisayarda fotoğrafını görüp aşık olduğu Türkiye'de yaşayan kadına kredi kartından para gönderip yeni bir ev kurdurduktan sonra 32 yıllık eşini ve iki çocuğunu bırakıp gitti. M.K.'nin eşi Safiye K. ise teknolojinin, sessiz, kendi halinde biri olan eşini bozduğunu söyledi.

      İlköğretim okulunda sınıf öğretmeni olan M.K.'nin hayatı, 2006 yılında emekli olduktan sonra değişti. Kızını evlendirip oğlunu da üniversite eğitimine gönderen M.K., kendisi gibi emekli öğretmen olan 32 yıllık eşi 50 yaşındaki eşi Safiye K. ile kaldı. Emekliliğin ardından, boş oturmaktan canı sıkılmaya başlayan M.K., sık sık bir araya geldiği arkadaşlarının tavsiyesiyle internet kullanıp, sanal alemde oyun oynamak için eve bilgisayar aldı. M.K.'nin hayatı da bilgisar kulllanmayı öğrendikten sonra değişmeye başladı.
     
      MSN'YLE TANIŞTI
      Bilgisayar bağımlısı haline geldiği belirtilen M.K., gecenin ilerleyen saatlerine kadar başından bir an olsun ayrılmadığı bilgisayardan, internet üzerinden, yazılı, görüntülü ve sesli haberleşmeye yarayan MSN'ye kaydoldu. Sanal alemde chat'leşen emekli öğretmen M.K., bir süre sonra da ikili sohbetlere başladı. Ailesinin anlattıklarına göre, mesleğe ilk başladığı günlerde çektirdiği fotoğrafını MSN'de kullanan M.K., bu sohbetleri sırasında kendisini ‘Cemile’ olarak tanıttığı belirtilen, Suudi Arabistan uyruklu kadınla tanıştı. M.K., yaklaşık iki ay bilgisayar üzerinden sürdürdüğü görüşmenin ardından kendisine fotoğrafını gönderen kadına aşık oldu.
     
      SANAL ALEMDE AŞK BAŞLADI
      İddiaya göre, ikisi arasında sanal alemde başlayan yakınlaşma aşka dönüşünce M.K., sadece fotoğrafını gördüğü ‘Cemile’nin yeni hayatları için ev tutup eşya alması için para gönderdi. Yaklaşık 20 bin YTL harcayan M.K. geçen mayıs ayında da aniden ortadan kayboldu. Bir hafta sonrada ailesini arayan M.K., evi terk ettiğini ve yeni birisiyle birlikte olmaya başladığını söyledi. Ailesinin ikna çabalarına rağmen geri dönmeyen M.K., temmuz ayında bu kez kendi isteğiyle tekrar evine döndü.
     
      İKİNCİ KEZ TERKETTİ
      Yaptıklarından pişman olduğunu söyleyen M.K., af dilediği eşi Safiye K. ve iki çocuğuna kendisini güçlükle affettirdikten 10 gün sonra, ikinci kez ortadan kayboldu. Yakınlarına bilgisayarda bulduğu aşkını tercih ettiğini ve kendisini aramamaları notunu bıraktığı belirtilen M.K., izini ikinci kez kaybettirdi.
     
      TEKNOLOJİ EŞİMİ BOZDU
      Eşinin iki kez evden uzaklaşmasıyla büyük bir şok yaşayan Safiye K., teknolojinin eşini bozduğunu anlattı. Üzüntülü eş Safiye K. “Canının sıkıldığını, sanal alemde okey, tavla gibi oyunlar oynayacağını söyleyip bilgisayar almak istedi. Ben de isteğine olumlu baktım. Bilgisayar eve girdikten sonra çok değişti. Başından kalkmaz oldu. Sürekli yazılar yazdığını görüyordum, ama hiç şüphelenmedim. Çünkü eşim çapkınlık bilmeyen birisidir. Komşularım bile eşimin evden gitmesiyle şoka girdi. Sessiz kendi halinde birisiydi'' dedi.

      Eşinin mutlu olmadığına inandığını da sözlerine ekleyen Safiye K., “Temmuz ayında gelip bizlerden af diledi. Suudi Arabistan uyruklu olduğunu söylediği kadını bir daha görmek istemediğini belirterek, fotoğrafını da bizlere gösterdi. Ailece çok mutlu bir 10 gün geçirdikten sonra ikinci kez evden ayrıldı. Bir daha da kendisinden haber alamadık. Ancak zaman zaman gelen kredi kartı harcamalarından İstanbul'da olduğunu öğrendik, aramalarımıza rağmen bir sonuç elde edemedik. Kocam teknolojiyle tanıştı, çapkınlık öğrendi. Teknoloji onu da bozdu'' diyerek dert yandı.

taha'nin notu:

Chat lesip de bana birsey olmaz diyenlere seslenmek istiyorum:

- adam ögretmen, demekki bu kisi bir akademisyen, bir üniverste okumus. Ayrica ögretmen, cocuklarimiza birseyler ögretmis. Buna ragmen ne olmus ?... Yinede chat=seytanin tuzagina düsmüs

- Neymis bu adam? 32 sene Evliymis. Eside ögretmenmis, kendide 2 de cocuklari varmis. Ne olmus.? cani sıkılmıs bilgisayar alip ögrenmis ve dostlarinin tavsiyesi ile msn ile tanismis ve ondan sonra olanlar olmus...

Sevgili dostlar,

lütfen "bana birsey olmaz" demeyin. Lütfen hic bir zaman  yabanci kisiler ile, veya karsi cinsten birisi ile chat lesmeyin.

ister avukat olun, ister doktor, ister profesör. Hangi egitimi almis olursaniz olun, ve iman gücünüz ne kadar kuvvetli olursa olsun, sakin chat=seytanin tuzagina düsmeyin.

lütfen dikkatli olun.

Allaha emanet olun

sevgi ve selamlarimla

taha


02.10.2007 11:03:22
543 defa görüntülendi

 
En son yorumlar. >>> Tüm yorumlar için buraya tıklayın
    , 20.10.2008 13:13:59
      çok üzüldüm Allah Safiye hanıma yardım etsin sabır versin..bizleride şeytana uydurmasın
 
    stratejist, 01.08.2008 21:54:24
      Çalışmalarında başarılar dilerim güzel yazıların var kardeşim. Bende seninle aynı meslektenim; ben bir şey yaptım teyzeminoğlu playstation hastası idi dedimki buna harcayacağın vakte bi bilgisayar alalım kendini yetiştir dedim istersen oyununuda oynasrsın dedim. Kendisi bana hep cahilliğinden yakınırdı, bende tavsiye olarak böyle derdim. 1 buçuk sene önce aldık abisinede kendisinede (bu arkadaşalr itişiktir) biri almasa diğeri almazdı. Konuya dönelim abiside kendi ile aynı seviyede idi 0 dı ben ikisinede eğitim verdim sürekli ne nedir nasıldır vs. öğrettim... Sonuç: Abisi şimdi köyünü bi araya getirip toplayan bi site yönetiyor radyo da çok tutualn konuşması dinlenen ve ileride kitaplaştıracak kadar kaliteli yazılar yazan ve herkes tarafından sevilen biri halien geldi. küçük olanı ise maalesef evli olduğu halde (yakılıklıda) nefsinin kölesi olmuş sürekli yardığım halde yeni bayanlarla tanışıp gezmekten usanmayan ve bilgisayar bilgisini abisinin yanında %5 te kalan biri oldu. Yani birazda kişide bitiyor iş. Tek suçlu net değil Bende bu arkdaşlardan 3 yıl önce başladım, 3 sitem var ikisi ticari, diğeri de forum ama köy forumu. Nasipse 2-3 aya kdar Münihte olacam bende, sizinle tanışmak isterim klavuz olursunuz bana. Lütfen mailinizi bekliyorum
 
    nihal, 12.05.2008 21:19:33
      taha bey siz ve sizin gibilerden ALLAH razı olsun çok güzel konuları işlemişsiniz şu zamanın belası olan chat meselesini gündeme getirdiğiniz için tekrar teşekür ederim.
 
    KADRİYE, 15.03.2008 19:39:53
      S.A. Arkadaşlar.Ya tamam doğru söylüyorsunuz ben de zmn zmn chata giriyorum ama bu adamda abartmış ya yani bir insan sadece fotosunu gördüğü biri için ailesini terkeder mi???Üstüme iyilik sağlık benim de msn em var ama ben arkadaşlarımla konuşuyorum bu msn yi kötü kullananlar için geçerli bence.Bana kızabilirsiniz ama okuyucular bu benim düşüncem benim sevgilim chatta tanıştığım ve çok güzel gidiyor ama yine de içim rahat değil elbetteki lütfen bana yardım edin.Ne yapmam gerektiğini söyleyin.Onun beni aldattığını sanmıyorum ama aldatadabilir bu onun arsızlığı olur benim değil.ALLAH o adamın ailesine yardım etsin.O adamda ama hakikaten abartmış ben olsam asla böyle bir şey yapmam.ALLAH'A EMANET OLUN.İNŞALLAH HERŞEY GÖNLÜNÜZCE OLUR.AYRICA BÖYLE BİR SİTE YAPTIĞIN İÇİN ALLAH SENDEN RAZI OLSUN TAHA ABİ.İNŞALLAH.ALLAH'A EMANET OLUN......
 
    fatıma, 17.02.2008 16:41:58
      chat gerçekten de insanın hayatını alt üst ediyor.belki şaka gibi geliyor ama chatte olanlar hiç te masum değil sadece ve sadece masum görünüşlü ona aldanmayalım derim....

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=788&goster=10&offset=0
http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=748&goster=10&offset=10
http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=724&goster=10&offset=10

Chat
Bayanlar için bir ayet-i kerime meali ve açıklamasını yazıyorum:



" Ey Peygamber Hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi
değilsiniz...Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı
perde arkasında) sözü yumuşak söylemeyin ki kalbinde hastalık bulunan kimse kötü ümide kapılmasın.Güzel ve münasip sözler söyleyin."

(El-Ahzab 32)

Ayet-i kerime Peygamber Efendimizin üstün zevcelerine hitaben bütün ümmet kadınlarına üstün adabı hatırlatmaktadır, ezvac-ı tahirat,şeref ve iffette imamlar mesabesinde oldukları için muhatab olmuşlardır.

Müslüman bir kadın,kelimeleri köşeletip,adeta erkeği kendine avcı kılacak derecede söyleşmemelidir.

Müslime bir kadının konuşma esnasında sesini inceltip muhatab olan erkeği tahrik etmemesi,sesini değiştirmeksizin tabi olan sesiyle konuşması,ve konuşurken de adaba aykırı lakırdı,laf atma gibi tavırlarda bulunmaması gerekir ki bu,onun iffetinin,mensup olduğu ailesinin şerefinin ta kendisidir.

İcab ettikçe kadın,Allah Azze ve Celle 'nin hoşuna gidebilecek tabii sesiyle konuşabilir,lakin konuşmakta tahrik edici olmaması,yani kalbinde HASTALIK olan yahud psikolojik olarak hemen mağlup olabilecek erkeklerin tahrikine sirayet edilmemesi için ma'ruf söz söylemesi mecburdur.

( kaynak: Müslime genç şuuru,dilara yayınları)

Evet,bu ayet gayet açık..

Eğer bir bayan bir erkekle konuşmak istiyorsa, bu ayeti asla aklından çıkarmasın.

Chat ortamında kişilerin yüz ifadesini görmek mümkün değildir, Bu bir..

ikincisi,eğer evliya değilseniz,karşınızdakinin kalbinin hasta mı sağlam mı olduğunu asla bilemezsiniz ki bu çok önemli.

Karşınızdakiyle 'siz' diye hitabederek konuşsanız,ah ne kadar kibar'diye etkileneblir,'sen' diye konuşsanız 'neden benimle samimi konuşuyor'der.Ne basit bir kelime değil mi,siz ya da sen...

Fakat ne bilebilirsiniz ki karşınızdaki emin bir insan mıdır,kalbi sağlam mıdır,nasıl konuşacaksınız,nasıl hitab edeceksiniz,öyle kelimeler seçmelisiniz ki,ayetin hükmü yerine gelsin.

Hiç tanımadığınız karakterini bilmediğiniz biriyle sanırım doğru kelimeleri seçerek konuşmak zor olsa gerek.

Böylece, chatte bir bayanın bir bayla sohbet etmesi,büyük bi sorumluluk altına girmesi demektir.

Eğer karşısındaki erkek etkilenirse,ola ki tebliğden başka hiçbir şey söylememiş olsun,gene de kalbi hasta ise etkilenebilir,o zaman bunun günahı acaba kimedir?

Bu durumda bayanlara söyleyeceğim şu:

illa chat yaparak tebliğ yapmak istiyorlarsa,bayanlarla konuşsunlar.

Tabii bulabilirlerse...

Deneyenler diyor ki:bayanlar bayanlarla konuşmuyor arkadaş... !

Tabi bu arada,bayan sandığınız biri bayan olmayabilir de.

Tanımadığınız insanların aklında kalbinde ne var bilemezsiniz,dürüstlük ise...peh!!

Güldürmeyin beni...Biz insanlarda koskoca bir nefs varken mi???

İkinci bir husus:Kadınların cihadı(ayet ve hadislerle sabittir) vakarla evlerinde oturmalarıdır. Şimdi,internetle(yani chatle) insan evinden çıkar,başkalarının evlerine misafir olur.

Fiziksel olarak değilse de sanal olarak,ama sonuçta çıkmıştır.

Bunun yorumunu kendiniz yapın hanımlar...

Bırakın bazı sahalarda tebliğ erkeklere kalsın.

Zira dış dünya,sanal da ve reelde,örneğin çalışma ortamlarında,çarşıda pazarda sokakta,dükkanda,okullarda ve chatte, zorluklarla dolu.

Zayıf olan kadın nev'ine göre değil,kayıp gitmek işten bile değil.

Böyle olmasaydı,kadının cihadı evindedir denmezdi.

Yani bilfiil kadının karşı cinsle muhatab olması,sakıncalı görülmüş ki,sakındırılmış.

Arkadaşlar,kusuruma bakmayın,işin gerçeği bu,biz hanımların chat ortamında verimli bi şekilde tebliğ yapabilme imkanımız yok gibi görünüyor.

En güzeli eğer insanlara ulaşmak,bişeyler anlatmak istiyorsanız,önce kendiniz okuyun öğrenin ve okuduklarınızı önce aile iyalinize,çocuklarınıza aşılayın,sonra da eğer vaktiniz kalıyorsa,incilere yazın,ya da başka mail gruplarına.

Chatte bir saat iki saat harcayarak en fazla iki üç kişiyle konuşursunuz,ama,gruba yazacağınız bir maili yüzlerce kişi okuyabilir.


BU TAVSİYE BAYLARA DA GEÇERLİ TABİ Kİ..

Evet,sıra geldi beyefendilere:

(yarım saat aradım ama hangi kitapta okuduğumu bulamadım,kaynak veremiycem o yüzden); Emir-ül Mü'minin,Halife Ömer Bin Abdulaziz,radıyallahu anh,tebaasından kendisine gelip nasihat isteyen birine şöyle der:

"...ilim için dahi olsa asla kadınlarla tenhalaşma..."

Birebir karşılıklı konuşmalarda chat,gayet tenha bir ortam değil midir?


Evlerinizde haremlik selamlık uygularken,chatte kalkıp hanımlarla
sohbetin ne alemi var değil mi?

Bu da bir çeşit sanal ihtilat olmuyor mu?

Ayrıca,satlerce bilgisayar başında oturup aileyi bi kenara itenlere ne demeli?

Adam eşini yalnız bırakıyor,eşiyle hüsn-ü muaşeret edeceği yerde,ona arkadaş olacağı yerde,gidiyor bilgisayarla arkadaşlık ediyor.

Fıkıh kitaplarını açın bakın,bir adamın,geçim sağlama haricinde çarşı pazarda boş vakit geçirip eşini ihmal etmesi,onu yalnız bırakması caiz mi değil mi?e şimdi artık dış dünya sanallaştı...

Hükümleri buna göre değerlendirin.

Şimdi kategoriyi değiştirelim:

Evliler ve bekarlar için chat:

Bi kere,en büyük hatamız,tebliğe 'evden' başlamak yerine 'el-den'
başlamak....Evdekiler dururken,eh nefsimize de hoş geliyor,önce ellerle uğraşıyoruz.

Peki evde tebliğ nasıl olur?Oturup fıkıh dersi vermekle mi?

değil elbet,usulüne göre hüsn-ü muaşeretle,yani çoluğu çocuğuyla hoş geçinmekle,sohbetle,karşısına alıp konuşmakla...

Kişinin ailesiyle hoş vakit geçirmesi çok büyük sevaplara vesiledir.
Önce aile sonra,diğer yakın çevre,sonra da uzak çevre gelmeli...

Şimdi,sayın babalar,elinizi vicdanınıza koyun ve itiraf edin,eşinizle çocuğunuzla mı daha çok meşgulsünüz,yoksa bilgisayarınızla mı?...

(sayın babalar diyorum,çünkü genelde çevreden gelen şikayetler babaları hedef alıyor...)

Bilgisayar ,tıpkı tv gibi,daha çok erkekleri esir alıyor.

Bazı vızıltılar duyar gibiyim,ya da 'iç itiraflar';" e benim eşim benimle ilgilenmiyor ki ben de o yüzden chatlerde sürünüyorum.." etmeyin yaw,siz ilgilendinizde mi sanki?..

insanların kadın olsun erkek olsun,ilgiye karşılıklı olarak

ihtiyacı vardır,siz verirseniz,alırsınız da...

Arkadaşlık,sevgiyi paylaşmak gibi şeyleri çok esefle söylüyorum ki tv ve bilgisayar hastalıkları öldürüyor,güzelim aile yuvaları buzdolabına dönüyor adeta.

Bundan ahrette sual olmaz mı arkadaşlar?...

Bir iki örneğe rastladım,chat yüzünden kocasının yüzünü göremeyenler var,ağlıyo kadın yaw,yazıktır...


Silin şu chat programını bilgisayarınızdan...

Bekarlara gelince,bay ya da bayan, onlar da evlilik hayali ile,chatte önce karakter tahlili yapıp sonra da tanışmak..

Eh tabi tanıştıktan sonra sükut-u hayal,çünkü iki taraf da tam dürüst davranmamıştır.ayrıca, karşı cinslerin birbirlerine tiplerini tarif etmeleri caiz olmaz,zira yabancı bir erkeği kadının,yabancı bir kadını da erkeğin hayal etmesi,hayalinde canlandırması caiz değildir.alın bakalım işte bi haram daha...

Hem gençler,bi kere sanal dünyada insanlardan dürüstlük nasıl beklersiniz ki, gazetelerden okuduklarımıza göre,çeteler dahi var,insanları chat yolu ile türlü felaketlere götüren.baştan sona herşeyi yalan söylese ,karşınızdaki ,asla bilemezsiniz...

Aman dikkat,chatte tanışılan bi kişiyle evlilik hayali kurulmaz bu kadar da hayalperest olmayın,artık milenyumdayız,dünya acımasızlaştı,güven duygusu öldü...romantizm ise ...O da ne? Ama var,chatte tanışıp mutlu bi yuva kuarnlar demeyin,bu sadece bir kumar olur.O ancak binde bir...

Binde birin size isabet etmesini mi bekliyorsunuz yani? gerçekçi olalım lütfennnn gerçekçiii.

Tebliğ konusuna gelince,tebliğ her yiğidin harcı değildir.Biliyorsan
öğretirsin,bilmiyorsan avlayacağın yerde avlanırsın.

Her taraf İslam düşmanları ile dolu.
Öyle sorular sorarlar ki bunlar,eğer itikadi meselelerde sağlam bilginiz yoksa,eyvaahhh yandınız demektir...


Aklınıza otuz çeşit vesvese takılır,Allah korusun.

Bi de işin şu yönü var, yanlış bilgi vermek,eh bu da daha büyük bi
sorumluluk.

Ayrıca, fikrinde sabit olan ve karşısındakine onu aşılamaya çalışan
'taraflar',saatlerce konuşsa da hiçbiri diğerini chat ortamında ikna
edemez.olacak iş değil,ancak havanda su dövülmüş olur.adam zaten fikrini isbat için gelmiş,sıkı da hazırlanmış,ikna olması çok zor...

Evet arkadaşlar,laf uzadı,ama chat gerçeği aslında bu kadarla da bitmiyor,chat vakti öldürmekten pek de öteye geçen birşey değil.Ve korkarım çağımızın tehlikeli hastalıklarından biri haline gelecek,zira öldürdüğü şey sadece vakit de değil,insanın ailesiyle akrabasıyla arkadaşlarıyla ilgisini hatta sevgisini de öldürüyor.

Şimdi,hangi iş olursa olsun,yapılmasındaki zarar ,faydasından çoksa o iş yapılmamalıdır.hele harama girmekten kendinizi koruyamayacaksanız o işi asla yapmamalısınız.

Buna göre tüm chatçiler;elinizi vicdanınıza koyup,haram üzerinde mi yoksa helal üzerinde mi istikametiniz bi bakın...


Şer şerdir,ehven-i şer diye bişey olmaz.tebliğ farz-ı kifayedir,ayrıca bi sürü tehlikesiz yolları vardır...

Havanda su dövüyorsanız,çıkın şu chatten,onun yerine daha faydalı bişeyler yapabilirsiniz:

Kur'an okuyun,kitap okuyun,mail yazın...
İnternette faydalı siteleri dolaşın...

Ya da,
Yatın uyuyun
Hiç olmazsa sabah namazına kalkmak kolay olur...


http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=750&goster=10&offset=10

      
Chat yaptım, kaçtım, pişmanım!

'Chat yaptım, kaçtım, pişmanım!

Chat yaptım, kaçtım, pişmanım!

İnternette chat yaparken tanıştığı kişiyle anlaşıp evi terkederek Mardin'e kaçan 13 yaşındaki Tuğçe, ailesine geri döndü ve yaşıtlarına "ben yaptım, siz yapmayın" dedi.

Yaptığından çok pişman olduğunu söyleyen Tuğçe, yaşıtlarına seslenerek internette tanımadıkları kişilerle asla konuşmamalarını istedi.

Balıkesir'de geçen hafta evden kimseye haber vermeden ayrılıp gizlice buluştuğu G.A (18) ile Mardin'e kaçan ilköğretim 7. sınıf öğrencisi Tuğçe'nin yürekleri ağza getiren macerası mutlu bitti.

Göçmen Konutları'nda ikamet eden Şenol-Kadriye Ş. çiftinin iki çocuğundan biri olan Edip Gürcün İlköğretim Okulu 7. sınıf öğrencisi Tuğce Ş., yaklaşık 3 aydır internet ortamında chat yaparken tanıştığı ve MSN'den yazıştığı Mardinli G.A. (18) isimli genç ile sohbet ederken gönlünü kaptırdı. Sanal alemde kısa sürede birbirlerine aşık olan 18 yaşındaki G.A. ile henüz 13 yaşındaki öğrenci Tuğçe Ş., plan yapıp Mardin'e kaçtılar. Daha sonra Balıkesir'deki ailenin müracaatı üzerine harekete geçen Balıkesir Polisi, Tuğçe'nin kiminle kaçtığını tespit etti ve titiz bir çalışma ile sonuca ulaştı. Mardin'in Derik ilçesinde olduğu anlaşılan G.A.'nın ailesine ulaşan polisler, G.A. ve Tuğçe'yi aileden teslim aldı.

Balıkesir-Mardin hattında ailelerden habersiz ve izinsiz olarak internet üzerinde gerçekleşen aşk, cezaevinde noktalandı. Tuğçe'nin birlikte kaçtığı G.A., Mardin'de sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. Polisin bilgi vermesi üzerine hemen yola çıkan aile Mardin Derik İlçe Emniyet Amirliği'ne giderek kızlarına kavuştu. Önceki gün yola çıkan aile yaşadıkları tüm engellemelere rağmen karşı taraftan şikayetçi olurken, nihayet Balıkesir'e döndüler. Göçmen konutlarındaki evlerine anne ve babasıyla birlikte gelen Tuğçe Ş., yaptığından son derece pişman olduğunu söyledi.

İHA'ya konuşan Ş. ailesi, sanki dünyaya yeniden geldiklerini söyleyip mutluluklarını ifade ettiler. Günlerdir gözyaşı döken anne Kadriye Ş., "Bir anne olarak çocuğumu yanımda görmek çok büyük mutluluk. Çocukları kaybolan bütün ailelerin aynı mutluluğu yaşamalarını isterim. Tuğçe yokken dünyam kararmıştı, yani bir annenin evladından ayrı kalması çok kötü bir şey. Şu anda dünyaya yeniden gelmiş gibiyim. Evladımı kazanmışım, elini tutuyorum. Çok mutluyum. Bize yardımcı olan herkese çok teşekkür ediyorum, ellerinden ne geliyorsa yaptılar" dedi.

"PİŞMANIM, KİMSE İNTERNETTE TANIMADIĞI KİŞİLERLE KONUŞMASIN"

Balıkesir'deki baba evinde anne, baba, ağabeyi ve diğer akrabalarıyla kucaklaşan 13 yaşındaki Tuğçe, yaptığından çok pişman olduğunu söyledi. İnternette MSN'de tanıştığı G.A. ile 2-3 aydır görüştüklerini, kendisinin güzel sözlere inanıp evden kaçtığını, ancak gerçekleri görünce pişman olup eve dönme planı yaptığını anlatan Tuğçe, özellikle yaşıtlarına internette dikkatli olmaları ve MSN'de tanımadıkları kişilerle asla görüşmemeleri gerektiğini söyledi. Annesine sarılıp öpen Tuğçe Ş., "Pişmanım. Ben oraya gitmeyi aslında düşünmüyordum. MSN'de tanıştığım kişi oraların bana çok güzel olduğunu anlattı. Ben de gitmeye karar verdim, gidince oradaki hayatı gördüm. Bence hiç güzel değil. Çok farklı. İlk başta bambaşka bir dünya hayal ettim. Ama, oraya gidince fikrimi değiştirdim ve aileme dönmeye karar verdim. Balıkesir'de annem ve babam işe gittikten sonra birkaç parça eşyamı alıp gitmiştim. G.A. ile internette tanışalı 2-3 ay oldu. İnternet aslında bilgi için güzel bir şey, ama, başka birileriyle konuştuğunda onlar büyük bir ihtimal ile seni kandırıyor. Ben bunu yaşadım, gördüm. Onun için herkese şunu söylüyorum, MSN'de tanımadığınız kişilerle asla konuşmayın" dedi.

Balıkesirli Tuğçe'nin internette tanıştığı genç için ailesini terkedip evden kaçması kamuoyunda da endişeyle takip edildi. Yaptıklarının doğru olmadığını ve pişmanlığını defalarca ifade eden güzel Tuğçe, şimdi tek isteğinin eğitimine devam edip, ileride polis olmak istediğini söyledi.

İlköğretim okulu 8. sınıfa geçen Tuğçe Ş., bu sene derslerine çok iyi çalışıp OKS'de iyi bir derece almayı amaçlıyor. Ardından polis kolejini hedefleyen Tuğçe, "Ailem yanımda yokken yalnızlık hissettim. Bambaşka kişilerin içine girmiştim, utandım, sıkıldım. İstediğim gibi hareket edemiyordum. Ailemle olduğum rahatlığı bulamadım. Eğitimimle ilgili artık geriye döndüm, okuyacağım. Başarabileceğimi düşünüyorum. Polis olmak istiyorum" dedi.

Dün gece evlerine dönen Ş. ailesi, bugün kızlarıyla birlikte tatil yapmak üzere Balıkesir'den ayrıldı.


06.09.2007 13:13:47
193 defa görüntülendi

 
En son yorumlar. >>> Tüm yorumlar için buraya tıklayın
    makbule, 16.11.2007 17:51:12
      bende 13 yaşındayım akranımın başına gelenlerden çok üzgünüm
 
    asya, 15.10.2007 19:24:36
      s.a.çok ibret verici.beni en çok etkileyen kızın yaşı oldu.daha 13 yaşında başına o yaşında herşey gelebilirdi .diğer bölümde de söylendiği gibi çocuklarımızın odasına biz şeytanı oturtmuşuz.ama herşey maalesef değişti...bedirhan gökçenin okuduğu benim adım aşk a bi bakın ,msn aşkım benim diye şarkı bile çıktı ,birde bu şarkıya...EY AŞK SEN NE KADAR UCUZA DÜŞTÜN diyesi geliyor insanın tşkler abiii...
 
    Ümmü Gülsüm, 04.10.2007 11:49:02
      S.aleyküm, Suclu Tek bir taraf demek zaten yanlis, burda iki tarafinda psikolojisi dikkate almak lazim, Eminim Sade Tugce degil G.A `da Pismanlik duygusu hissediyordur, MSN de görüstükleri 2-3 ay icerisinde gercek sevgiyi bulduklarina inanmis bir Cift ama Reelde hersey cok farkli iste , Hayal kirikligi oluyor ve hic birsey MSN de anlatildigi gibi degil ....Rabbim Kimseleri Öyle Yollara Sürüklemesin İnş...Amin insaALLAH..
 
    MiLiTaN, 30.09.2007 18:39:28
      Ya Abiler Gökan Benim En Yakın Dostlarımdan Biri Kız Kendi İsteğiyle Geldi Ama Gökan Elini Bile Sürmedi...Eğer Kız Pişman Olsaydı Gökan Gel Kaçır Beni demezdi...Ama Mutlu Sona Ulaştı Hepimiz Buna Sevdindik...Rabbim Kimseleri Öyle Yollara Sürüklemesin İnş...

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=747&goster=10&offset=10


Şeytan Şimdi
Oturum Açtı
Ayşegül Genç

I.bölüm; Küçük Savaş

Üstümüze düşmeyen bomba ancak kelimelerimizi acıtır… içimizde gezinen o acı bilinçsiz, alışkanlık hücreleri tarafından hemen yenilenir ve onarılır, birkaç dakika sonra kaybolur… kalbin duvarlarına tutunarak yürüyen acı, yerini; bir imleç-çarpı işareti buluşmasıyla parlak reklamlara bırakır. Durmaksızın değişik ses ve görüntülere maruz kalan beyin; gelişimini tamamlayamayan araz çocuklara döner…

II.bölüm; Büyük Savaş

Ama biz tenhalaşmıyoruz ki dedi genç kız gözlerini yere indirirken…
Biz sadece sohbet ediyoruz.. konuşuyoruz güncel mevzulardan, yazıdan ve kelimeden, gidişattan... zaman zaman havadan ve sudan… bazen derinlemesine, bazen öylesine… ama saatlerce…

Tenhalaşmıyoruz dedi genç kız ısrarla… oysa neydi tenhalaşmak; kötü karakteri şeytan olan üç kişilik bir film seti… ya da iki kişinin şeytana yol haritası çizdiği bir yarışın en önde seyreden otomobili…bir yalnızın iki olabilmek adına nefsinde verdiği "kalbim temiz" brifingleri... kimine göre bir kapıyı kapatmak kadar basit bir eylem... kimine göre tüm kapalı kapıların üstüne kilitlendiği yarı karanlık bir sofa...

Bazen bir kadın ve bir erkeğin diğer tüm beşerin soluk alıp vermesi kadar çok bahaneyi “doğru düşünce ve prensip” duvarlarına vurması, çarpması, kırması ama yok edememesi…

Bazen de “biz iki olgun insanız, biliriz kendimizi” diyerek çiftlerin dağların zirvesinde, ya da ormanın gölgesinde, yahut ırmağın akışında, tenha adına en tenha neresi varsa orada bile tenhalaşamaması…yani yok edememesi o kesin hadis-i şerifi… sorumluluğunu buharlaştıramaması… o sorumluluk ki kadın ve erkeği saçından yada eteğinden kavrayıp kalabalıkların içine çekmeye muktedirdir…

Ama biz tenhalaşmıyoruz dedi kız üstüne basa basa… oysa ona göre sadece bir odada yalnız bırakılmışlık haliydi tenhalaşmak… bir bay-bir bayan; masa, koltuk ve sehpa, duvar, halı ve pencere…vs… oysa yaşanan neydi; bir bay-bir bayan; ekran, kablo ve teller, kodlar, 01 ler, adresler…vs…

Bu açıdan bakmayı sevmedi genç kız “seslerimizi duymuyoruz mesela” dedi … oysa ses, havanın ses tellerini titretmesi ve dilin beyinden aldığı emirle o çıkan tınılara hükmetmesi demekti; ya dilim elime inip, parmaklarıma yürürse... mesela tuşların her biri ses teli hükmüne geçip, parmaklar dil gibi ona hükmediyorsa… öyle ya dile hükmeden akıl, parmağı başıboş bırakmaz değil mi?

Ama bakışlar yok dedi kız... gözler, anlamın ruhtan süzülerek ışıldadığı tek yerdir dedi... "kaş ve göz yok!"dedi … oysa bakış; bir anlık iletinin yanıp sönen sarı lambasından sadece birkaç “an” daha fazla yaklaştırır günaha… camların önünde sevdiğinin bir bakışını yakalamak isteyen insanın duyduğu iştiyakın belki yüzde kaçını, muhabbet ve ünsiyet kurduğu bir kişinin “oturum açıldı” panosunu görünce de hissedebilir insan dediğin… söz bakıştan daha tehlikelidir bazen... aşık olduğu kişinin gözlerine yanıp yakılan bir insan iş muhabbete gelince dumura uğrar bazen.. yine ve daha fazla sözleri kalbi güneş gibi saran bir insanın gözlerini görmez olur aşık…yani söz o bedenin gözü, saçı, eli, ayağı oluveririr…

Ama harama giden bir ayak, harama uzanan bir el yok ki dedi kız; oysa bazen tüm küçük adımları koca bir adıma sığdırıp tek adımda bulaşırız günaha… ve elin tek bir hareketi ve bazen masum bir “tık” sesi ; bazen o kadar da masum ve yalın olmayabilir… illa günah sıcak ve akıcı mıdır…seni alıkoyan her günah ister millerce uzağında olsun, ister ışık hızı yakınında olsun senin ceza sebebindir…

Bir başka mütedeyyin bey ben eşimi aldatmam ki dedi özelindeki 12. bayanla konuşurken… biz nitelikli sohbet ediyoruz... sözüm ona beyin fırtınaları estirmektedirler… içeride yan odada çocuklarına laf anlatmaya çalışan hanımsa kendisine ne zaman sıra gelecek diye bekler durur… beklesin bey irşad etmektedir, cihad yazıları yazmaktadır…

Normal yaşantısında tek bir beyle bile kişisel muhabbete girmeyen dindar bayanların adres defterinde onlarca bey ve bilgisayar başında geçen onlarca saat… “kendin”leştirirsin yazıyı ve imgeleri.. komiksindir… cazipsindir… denksindir.. ama çoğu kez Allah’a yalan söylersin… ben sadece din adına yazıyorum, öğrenip-öğretiyorum dersin… "kardeş" dersin ama bunun şimdilik olduğunu bilirsin…

Velhasıl; insan gittiği her yeri kendileştirir… sanalı da, hayali de… içindeki isyankar yanına bir rumuz takar, isyan eder sinirlendiği konu başlıklarına… içindeki saldırgan yanına bir isim takar sevmediği şahıslara saldırır… kalbine hapsettiği aşık yanına bir isim takar ve site site maşukunu arar… bazen gününde değildir mütevazı takılır… ama asla ve asla kendi ismini kullanmaz.. kendi ismi mütevazi olamayacak kadar dik, saldırgan olamayacak kadar asildir…

Aman canım sanal ortamdayız dedi kız son koz olarak… unutmayalım ki; tüm yaratılmışların ve tüm buudların, bildiğimiz-bilmediğimiz tüm alemlerin ve dahi sanal alemin ilahı yine Allah (CC) tır. Ve şeytan kendini götürdüğün her yerde ya eline ya parmağına musallat olmaya devam edecektir…

Ve son söz kendimedir.
Umarım ayşe genç sen eriyip tükenmezden evvel sahip olduğun tüm plastikler eriyip kaybolur... ve sen bulduğun tek kömür parçasıyla ağaç kabuklarına yazı yazmaya mahkum edilirsin….

eddai

Lütfen bu yaziya yapilan yorumlarida okuyun (taha)

http://www.cemaat.com/node/3112

 


05.09.2007 13:26:22
229 defa görüntülendi

 
En son yorumlar. >>> Tüm yorumlar için buraya tıklayın
    g.ç, 20.07.2009 13:45:18
      s.a yazılarınızı ilk defa okudum ama çok beğendim Allah sizden razı olsun.İnsan nisyandan geliyor çabuk unutuyor çok gaflete düçüyor. Siz insanın tüm seytani fısıltılarını susturmaya çalışmışsınız.Allah razı olsun.
 
    meryem, 07.12.2007 13:20:12
      bir kere merak edip bende girnişdim chat ta ama beni açmadı çünkü bizim gibilere göre degil oralar anladım tabi ama yeni yetişen nesil çok meraklı ve bilgisiz her şeyden uzak allah yadımcımız olsun evlatlarımızı yetişdirirken taha abi
 
    SKY, 06.12.2007 13:19:29
      chat cok kotu bısey bnde grıyodum ama artık hatamı anladm bıdaha gırmıycem Allah ım benı affetsın cumlemızı affetsın ben oralara gırmenın pısmanlıgını yasıyorum ınternet cok kotu bı hastalık oralara gırıyoruz snra pısman oluyorz gerıye keskeler kalıyo keske demek ıstemıyosanız oralardan uzak derım musluman kardeslerm hepımızın ınsallah gunahlarını Rabbım affeder AMIN!!!!!!!
 
    -__, 11.10.2007 21:54:54
      kim bilir bizim gibi chat aleminde solan güllerin sayısını...kim bilir en değerli zamanları chatte geçireceğimize ne faydalı işlerle meşgul olabilirdik.ahh lar kaldı geriye...en derinden ahh lar.Rabbim bu ahh larla affeyle bizi.şüphesiz Sen'den kaçış yine San'a dır kabul eyle tövbemizi.umarım bu pişmanlığımız diğer chat sevenlere ibret olur...
 
    S.T, 11.10.2007 14:58:35
      SADECE ASRIN DECCALİ DEĞİL,İNSANIN DÜNYASINI VE AHİRETİNİ MAHVEDEN AFEDERSİNİZ AMA LAĞIM ÇUKURU.İNSAN NE KADAR ALLAH YOLUNDA OLURSA,HER NEKADAR BEN MANAZIMDA NİYAZIMDAYIM DESEDE,NEFS VE ŞEYTAN ÖYLESİNE ESİR ALIYOR Kİ İNSANI,İNSAN ANCAK BU KADAR ZULÜM YAPABİLİR KENDİSİNE VE SEVDİKLERİNE.YA RAB! ELLERİMİ VE SİNEMİ SANA AÇTIM VE TEVBE EYLEDİM.AFET YA RABBİ ,KUSURLARIMI SETTAR İSMİN HÜRMETİNE ÖRT,SEN GAFFURSUN RAHİMSİN,AFFETMEYİ BAĞIŞLAMAYI SEVERSİN,BEN VE BENİM GİBİ BU GÜNAH ÇUKURUNA DALMIŞ AKU PAK OLAMAYI İSTEYEN SİNELERİ TEMİZLE YA RABBİM.ANNEM BABAM SİZE LAYIK EVLAT OLAMADIĞIM İÇİN AFFEDİN.YA RAB NASIL BİR ATEŞTİR Kİ YAKMASI İNSANI İÇTEN İÇE ERİTMEZ BU KADAR.YA RABBİ GÜNAHIMA AĞLIYORUM,YANLIZ KENDİ GÜNAHIMA DEĞİL KARŞI TARAFATAKİ İNSANINDA GÜNAHINA ,YANLIZ KENDİME DEĞİL ONADA SEBEP OLDUM.RABBİM SEN GERÇEK MÜSLÜMAN KMLİĞİ İLE YAŞAYABİLMEYİ NASİP EYLE.İMANIMIZI KORU RABBİM ESFELİ SAFİLİNE DÜŞMEKTEN ,ŞU FANİ DÜNYADA REZİL RÜSVAY OLAMAKTAN SANA SIĞINIYORUM.RABBİM BANA TÜM İMAN EHLİNE SANA LAYIK KUL OLABİ BİLMEYİNASİP ETSİN İNŞAALLAH.RABBİM DOĞU İLE BATIYI BİRBİRİNDEN AYIRDIĞI GİBİ BİZLERİDE NEFSİMİZİN HEVES VE İSTEKLERİNDEN ÖYLE AYIRSIN İNŞAALLAH.SELAM VE DUA İLE KALIN.

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=745&goster=10&offset=10


Çocukların odalarında 24 saat açık bomba var! (adsl)
Evdeki bomba ADSL

Çocukların odalarında 24 saat açık bomba var!

Murat ilköğretim 5. sınıf öğrencisi. Babası ona bilgisayarı bir yıl önce aldı. Bu yılın başından beri de internete girebiliyor. Her akşam saatlerce internette geziyor. Çünkü Türk Telekom'un ADSL kampanyası ile sabit bir ücretle sınırsız internet imkanından faydalanıyor. İnternet birçok ödevini yapmada ona büyük fayda sağlıyor. Ama interneti sadece ödev yapmak için kullanmıyor. Anne Feride Hanım, oğlunun bu sene çok ders çalıştığını ve odasından çıkmadığını söylüyor. Odasında, bilgisayarın başında her gece farklı sitelere girmek onun için büyük eğlence. Feride Hanım, baba Yusuf Bey, internetten hiç anlamıyor. Zaten Murat da anne-babası odaya geldiğinde bilgisayar ekranında görünmesini istemediği şeyleri onlardan rahatlıkla gizleyebiliyor. Anne-baba da çocuklarının zararlı sitelere çok rahat girilebileceğini bilmiyor.

Evine ADSL alanlardan biri de Fuat Bey. Önceleri oğlu Sedat için çok iyi olacağını düşünmüş. Ama iki ay geçmeden interneti kapatmış. İşten erken geldiği bir gün bilgisayarın başına geçip, merakla internete sarılmış. Merakı giderek moral bozukluğuna dönüşürken, oğlunun girdiği sitelerin bir dökümünü çıkarıp birkaçına girmiş. "Aman Allah'ım!" şokuyla sarsılırken, en ahlaksız sitelerin ne kadar da çok olduğunun farkına varmış. "Bu fotoğraflar, bu saçma-sapanlıklar insanın beynini bulandırır." düşüncesiyle ertesi günü internet aboneliğini sona erdirmiş... Sedat bu işin henüz ekonomik gerekçelerle olduğunu zannediyor...

Sınırsız internet kullanıcılığında çocukların kullanım oranı giderek artıyor. Artık ilköğretim öğrencileri de internete giriyor. Birçok ailede internetten dolayı sorunlar oluşmaya başladı. Çocukların odalarına konulan ve sınırsız bağlanma imkanı olan internet dünyası, çocukların ve gençlerin dünyalarını altüst ediyor. Her türlü gayri ahlaki siteye kolaylıkla ulaşılabiliyor, kontrolsüz chat yapılabiliyor. Sapık ilişkilerin normalmiş gibi resmedildiği birçok site yeni ergenlik çağına girmiş çocukları cinsel yönden tahrik ediyor. Genç kızlar ise daha çok chat yaparak, gecelerini internet başında geçiriyor. Ödev konusunu ararken, rastgele çıkabilecek herhangi bir uygunsuz site, çocuğun yenilerine girmesini de açılan pencerelerle teşvik ediyor. İnternette en çok kumar, porno, e-posta ile rahatsız edilme (spam), bilgisayara virüs bulaştırma, Truva atı (trojan) yerleştirme olayları dikkat çekiyor.

International Crime Analysis Association (ICAA) tarafından İtalya'da yapılan ve çocukların internette dolaşırken karşılaştıkları riskleri ve buna tepkilerini tespit etmeyi amaçlayan "İnternet Çocuk Risk Algılama" adlı araştırmaya göre, çocukların yüzde 27'si denetimsiz olarak internette dolaşabiliyor. Türkiye'de bu oranın çok daha yüksek olduğunu söylemek mümkün.

Kumarhaneler sanal aleme taşındı

Türkiye'de yasaklandığı için internete taşınan kumarhaneler, birçok siteye reklam vererek yeni müşteriler buluyorlar. Çarkıfelek tabir edilen, televizyonlardan aşina olunan renkli oyun alanları reklamlarda kullanılarak ziyaretçiden "tık"lanması isteniyor. Bağımlılarına zahmetsiz kumar oynama ortamı sunan sanal kumarhaneler yeni bağımlılar üretmek için çırpınıyor. Sivil toplum kuruluşları tarafından da bu felakete zaman zaman dikkat çekiliyor. Ancak yetersiz. Ankara Ticaret ve Sanayi Odası'nın hazırladığı rapora göre, milyonlarca Türk, sanal kumarhanenin kapılarından tıklayarak giriyor. Evde ya da internet kafede oturup, yalnız ya da arkadaşlarıyla, zaman zaman da ebeveynleriyle sanal kumarhanenin kapısını tıklayan Türkler; 21, Rulet, Poker gibi oyunlar oynayabiliyor. Dünyanın dört bir yanındaki futbol, basketbol, at yarışı, boks, tenis maçları için iddiaya girebiliyor. Kumar sitelerinin büyük çoğunluğu yurtdışı kaynaklı. Ancak Türk pazarının büyüklüğü yabancı bahis ve kumar şirketlerinin iştahını kabartıyor. Siteler birbiri ardına Türkçeye geçiyor. Türkçe bahis ya da kumar oynatan sitelerin sayısı artık yüzlerle ifade ediliyor. Türkiye'de internet üzerinden kumar ve bahis oynayanların sayısı 1 buçuk milyonu buluyor. Milli Piyango İdaresi'ne göre Türkiye'de online kumarhanelerin yıllık cirosu 1 milyar dolara ulaşmış durumda. İngilizlerin Türkiye'de yaptığı bir araştırmaya göre ise bu rakam 5 milyar doları buluyor.

Kumar bağımlılarının yüzde 75'ini sanal ortamda kumar oynayanlar oluşturuyor. Sanal kumarhanelerde bilinenin aksine yalnızca erkekler oynamıyor. Rapora göre, bağımlılar arasında kadınlar ve çocuklar başı çekiyor. Çünkü bayanlar büyük oranda dışarıdaki kumarhanelere gidemiyor. Çocuklar ise merakla başlıyor. Birkaç kez bedava kumar oynayan gençler, sonunda paralı kumarın pençesine düşmekten kurtulamıyor. Bedava oyunların bağımlılık yaparak kumar hastalığına dönüşebileceğini düşünemeyen ebeveynlerin, çocuklarının bu sitelerde dolaşmasına izin verdiklerine, kimi zaman birlikte oynadıklarına raporda dikkat çekiliyor. Bazı siteler 18 yaşın altındaki çocukları kabul etmediğini söylüyor; ancak tıpkı sigara paketlerinin üzerinde yazılı olan "yasak" gibi göstermelik kalıyor. Hatta bazı siteler, ebeveynlerinin kredi kartını kullanmak koşuluyla kumar oynanmasına izin veriyor. Yine bazı sitelerde promosyon veriliyor, bonus dağıtılabiliyor. Örneğin 100 Euro depozit verenlere 30 Euro bonus kredi açılıyor.

Türkiye'de bir milyondan fazla internet kullanıcısı var

Milli Eğitim Bakanlığı'nın dizüstü bilgisayar kampanyasıyla 85 bin öğretmen bilgisayar sahibi oldu. Türk Telekom'un öğretmen ve öğrencilere yönelik yaptığı ADSL kampanyasıyla da 1 milyon abone sayısı aşıldı. Artık, birçok evde internete ulaşabileceğimiz, televizyon gibi 24 saat açık bilgisayarlar var. Eskiden normal modemle çevirmeli ağı kullanarak internete ulaşanlar 'çok para yazmasın' diye işlerini çabucak bitirip bağlantıyı keserlerdi. Şimdi ise 'nasıl olsa ücreti sabit, açık bırakayım çoluk-çocuk rahatlıkla kullansın' deniliyor. Hatta web kamera aracılıyla görüntülü olarak iletişim kurma, sesli görüşme ve sohbet etme kolaylaştığı için birçok kişi internet bağımlısı haline gelmeye başladı. Bütün dünyanın internetle tanıştığı, öğrencilerimizin okullarda bilgisayarla tanışıp internet kullandığı dönemde velilerin de bilgisayar kullanmayı öğrenmeleri zorunluluk haline geldi.

Filtre programınız var mı?

Zararlı içeriğe ve virüslere karşı filtre programlarıyla korunmak mümkün. Bu koruma yüzde yüz değilse de yüksek oranda güvenlik sağlayabiliyor. Uydu anteni kullanarak televizyon izleyenler, dekoder tercih ederken 'çocuk kilidi' olanları satın alarak çocuğun her kanalı izlemesinin önüne geçebiliyor. Bu uygulamanın benzeri internet için de mümkün. Site engelleme hem modemle hem de programlarla yapılabiliyor. Modemlere adres yazarak internet kullanıcısının girmesini engelleyebiliyorsunuz.

Ziyaret edilen sitelerin istatistiki bilgilerini tutan ve uygun görülen sitelere girilmesine izin veren e-filtre programı yapay zeka teknolojisiyle çalışmakta. İnternetten kısıtlı kullanımı www.efiltre.com adresinden indirip deneyebilir, sonra beğenirseniz satın alabilirsiniz.

4 milyon siteye girmeyi engelleyen programlar var

Eğer hem zararlı sitelere girmeyi önleyeyim, hem de virüslere, art niyetli kişilerin saldırısına karşı tedbirimi alayım diyorsanız internet güvenlik paketlerini tercih edebilirsiniz. Birçok anti-virüs programının zararlı sitelere karşı tedbiri var. Birkaçını inceleyip, beklentilerinize göre kararınızı verebilirsiniz. Bu güvenlik paketlerinden biri de Symantec'in Norton'un Internet Security programı. Virüslere ve hacker'lara karşı güvenli korumanın yanı sıra web sitesi sınırlama özelliği de var. Web sitesi sınırlaması ile çocuğunuzun internet erişimini kontrol altına alabilirsiniz. Türkçe siteleri de kontrol altına alan bu program 50-60 dolar civarından satılıyor. 4 milyon civarında zararlı site adresine girmenin engellendiği programın bir özelliği de sürekli güncelleniyor olması.

Siz şimdilik "İnternet güvenlik paketi ve ebeveyn filtresi almak istemiyorum. Modemle kısmi engelleme de işimi görür." diyorsanız, birçok modem, kullanıcısının belirlediği adreslere girmeyi engellemeyebiliyor. ADSL modem markalarından Yaksu'nun Türkiye Teknik Müdürü Erhan Yazgan, "Modemler, adres filtrelemenin yanı sıra evde çalışanlar için ilave güvenlik desteği sağlamakta. Kötü niyetli bilgisayar korsanlarına karşı güvenliği korurken, bilgisayarınızın internette hangi uygulamaya müsaade etmesini istediğinizi belirlemenizde yardımcı olmakta." diyor.

Bu tedbirleri almak da bazen gençlerin bilgisayarda uygunsuz sitelere girmesinin önüne geçmeyebilir. Onun için bilgisayarın çocuğun odası yerine en çok kullanılan oturma odasında olması da lüzumsuz kullanımın önüne geçecektir.

2010'da öğrencilerin tamamı internet kullanacak

Devlet Planlama Teşkilatı'nın Peppers&Rogers adlı danışmanlık kuruluşuna hazırlattığı rapora göre, Türkiye'nin büyük çoğunluğu birkaç yıl içinde internet kullanıyor olacak. Rapora göre internet kullananların oranı 2010 yılında yüzde 51, internet kullanan öğrencilerin oranı ise yüzde 96 olacak. Çalışanların yüzde 77'si, internete bağlı bulunan evlerin oranı yüzde 48, internetten alışveriş yapanların oranı yüzde 30'a yükselecek. Her dört kullanıcıdan biri güvenlik sorunuyla karşı karşıya kalacak.

Anne-babalar da bilgisayar kullanmayı öğrenmeli

Birçok kişi, bilgisayar kullanmaktan korkuyor. Özellikle yaşı kırkın üzerinde olanlar. Bilgisayar ve interneti yeni, genç nesle bırakıyorlar. Aile arasındaki konuşmalarda, "bizim çocuk iyi bilir" deyip geçiliyor. Ebeveynlerin bilgisayardan korkmaması lazım. Okur yazar olmayan bir ebeveyn, nasıl ki okula giden çocuğuna yardımcı olamayıp eziklik hissederse bilgisayar ve internet okur yazarı olmayan veliler de aynı ezikliği hissedebilmekte. Sorduğu sorulara cevap alamayan çocuk, bir süre sonra "annem-babam bu işten anlamaz" hissine kapılmakta. Artık o alanda bildiği gibi davranmakta. Kimseye karşı da sorumluluk hissetmemekte. Hatta bir süre sonra kendisinin daha bilgili olduğuna inanmakta. Bunun çözümü, bilgisayar kurslarına gitmekte. Bu eğitimi alabileceğiniz birçok eğitim kurumu var. Size en yakın halk eğitim kurslarına da müracaat edebilirsiniz. Eğer bilgisayar kullanım kursu yoksa bile talep üzerine açılabilmekte. Eşiniz, dostunuzla birlikte müracaat edip toplu halde eğitim alabilirsiniz.

Rahatsız edilmek istemiyorsanız her yere e-postanızı yazmayın

Birden fazla e-posta sahibi olmakta fayda var. Bazen program indirmek veya üye olmak zorunda kaldığınız sitelere çok kullanmadığınız e-posta adresinizi verebilirsiniz. Çünkü bazı siteler verdiğiniz adresi paylaşma yoluna gidiyorlar. Sonra size tanımadığınız kişi ve sitelerden lüzumsuz e-posta gelmeye başlıyor. Posta kutunuz sık dolmaya başladığı için de spam olarak isimlendirilen, istenmeyen e-postalardan kurtulmanın yollarını arıyorsunuz. E-posta tuzaklarından biri de "Lösemili hastaya yardım için lütfen bu e-postayı 10 kişiye gönderin" şeklinde gelen mailler. Bazı uyanıklar bu yöntemle e-posta adresleri toplayıp satıyorlar. Bunu size "elimizde binlerce e-posta adresi bulunmakta" şeklinde gelen adres pazarlama maillerinden görebilirsiniz.

ACİLEN YAPILMASI GEREKENLER

1. Çocuklarınızla iletişim kurun. Pornografik spam, e-postalar gibi uygunsuz içeriğin zararları konusunda açık ve net konuşun.

2. Bilgisayarı çocukların odasından çıkarın. Herkesin ortak kullanım alanı olan bir odaya yerleştirin.

3. Sınırsız internetiniz olsa bile internet kullanımına sınır getirin.

4. Çocuklarınızın online alışkanlıklarını öğrenin. Müzik indirme, online oyunlar, msn gibi ne tür aktivitelere katıldığını bilin.

5. Spam'e engel olun. Bir spam filtreleme yazılımı ile çocuklarınızın rahatsız edici mesajlar almalarını engelleyin.

ailem dergisi

http://www.tahapinar.com/g1_index.asp?ID=743&goster=10&offset=10


Siyah atlı Prens eşlerini beğenmeyip chatta beyaz atlı aşık arayanlara

Sefih medeniyetin kaynağı olan batının eliyle gelen bütün teknolojik icatlar,felsefi fikir akımları hayatımıza kolaylıkların yanında felaketlerde getirmiştir. Bu kolaylıklar ve nimetlerden birisi de internettir. İnternetin en büyük yararı ağ üzerinden bilgisayar aracılığıyla dünyanın her tarafıyla bilgi alışverişi yapma,gerekli bütün ilimlere ulaşma, insanlarla dünyanın öteki ucunda bile olsa yüzyüze görüşüp konuşma imkanı vermesidir. B imkan dışında. Bu görüşme yollarından birisi olan ve daha çok birbirini tanımayanların tanışma ortamı olan Chat denilen sohbet odalarıdır.

İnternet hayatımıza ve evlerimize girdikten sonra sohbetlerin mecrası değişti. Evlerin içerisindeki ahali sanki şimdiye kadar mutsuzmuşlar gibi,derttaşları sırdaşları yokmuş gibi bir tevehhümle birden dert küpüne döndüler,birden evler matemhaneyi umumi suretini aldı,psikoloji,biyolojik,fizyolojik rahatsızlıklar evlerde baş göstermeye başladı bu hüzünlü evlerde rahatlama. Nefes alma,gevşeme,mutlu olma için yol olarak internetin sohbet odaları seçildi ve haliyle evler üzerinde ki tevehhüm edilen,vehim ve zanlara dayanan kara bulutlar dağılmadı iyice toplandı ,çünkü sanal alemlerde chatta aranan teselliler yerine evlerde eşler arasında sadakati,hoşgörüyü ,sevgi ve saygıyı yıktı. Chat ile aldatmalar neticesi canları aldı,şeref ve namusları paralayarak nikahları da aldı götürdü. Geriye ise elemler,firaklar,ihanetler,nefretler,acılar bıraktı.

Masumane başlanan chat serüvenleri eşler arasında ihanete dönünce bazıları soluğu mahkemelerde aldı,ihaneti kaldırmayanlar ise eşlerini öldürerek soluğu hapishanelerde aldılar. Evli veya bekarlar arasında dostane yapılan muhabbetler için kalkip Almanyalardan Türkiye ye gelen,bir şehirden öteki şehre giden uçkur müptelası bayanların muhabbetleri yatak odalarına taşınınca . Resimlerini çekip kendilerine şantaj yapan sanal aşıklarının elindeki ihanet belgeleri netlerde,şantaj için ellerde dolaşınca mağdur bayanlar milyonlara rezil olma pahasına kalan namuslarını kurtarmak için. Soluğu savcılıklarda aldılar. nette macera heyecan arayan kızlar sanal kahramanların peşinden sürüklenmek neticesinde soluğu kadın tacirlerinin kucaklarında aldılar. Yada macera ararken farkında olmadan konuştukları sanal kahramanları kendi eşleri ,babaları,abileri çıktığını görünce soluğu intiharda aldılar. Yada sanal kahramanlarının kendileri için özel olarak hazırladığı son durağı olan yatak odalarında gözlerini açtılar. güvendikleri kahramanlarının mertliklerinin kurbanı olarak onlarca erkeğe fantezi olsun diye tecavüzüne maruz kaldılar.

Chatlarda,sohbet odalarında sanal kahramanların sözlerine ve yalanlarına aldanıp tuzaklarına düşenlerin yüzde yetmişi hem rezil hem zelil oldular . Görsel ve yazılı medyanın haberlerini istemeden süslediler. Bu sanal aldatıcı ve gerçek sevgi ve muhabbetin olmadığı ve her şeyin menfaat üzerine ve uçkur üzerine kurulduğu bu alemde herkes zararlı çıktı. Macera arayanda , hakiki dost arayanda. Tebliğ yapanda sanal kahramanları çoğunun kabusu oldu. Kiminin ruhunu kiminin kalbini kiminin de namusunu şerefini yaraladı. Yanıbaşında ki insanlara güvenmeyip de ,onlardan dost aramayıp da sanal aleminin yalancı uzaktan hoş görünen sesine ve ışıklarına aldanmanın cezasını yanıbaşındakilerini de kaybederek ödediler. Fantazilerin esiri olan kadınları yüzlerce erkeğin yatağına sürükledi Chat.. Günde elli kere eşiyle çiftleşme kabiliyeti olan hayvanları taklid etmede yarışına gitti..

Chat yüzünden aldatmalarda dünya birinciliğine çıkılarak boşanmaların hızına Chat sayesinde hız verildi.

Chatlar sanal randevu evlerine döndü.sanal pezevenkler türedi,sanal fuhuşların buluşma yerleri oldu Chat odaları. Kadın arayan kadınlar,erkek arayan erkekler,erkek arayan kadınlar, kadın arayan erkeklerin pislik mezbelesine ve arenasına döndü Chat odaları,siyah atlı eşini beğenmeyen kadınların beyaz atlı aşık aradıkları yerlere döndü Chat odaları , Mümin eşlerine alternatif olacak alim erkek aramaya başladılar mümine kadınlar chat odalarında, haram olan fantezilerini gerçekleştirmeyen eşlerine alternatif olarak fantezilerini gerçekleştireceği türbanlı , çeyrek tesettürlü, modern Müslüman geçinen kadınlar aradılar Chat odalarında, kanıyla canıyla bütün varlığıyla sevdikleri eşlerini fantezi uğruna boynuzlama sevdası ile günübirlik güçlü erkekler aradılar kadınlar chat odalarında, çoğusu Chat odalarında aradıkların buldular çünkü aradıkları da onları arıyordu. Çoğunluğu bu macera ve aramanın neticesinde bir lezzete mukabil binlerce elem keder zillet buldular. Sanal kahramanları çoğunun kabusu oldu. Felaketi oldu milyonlarca insanın dillerinde sakız oldu,

Kuran ile Allah'la (c.c.)(c.c.) mülaki olma şerefini şerefsizce bir fasıkla muhabbete tercih ettiler. Peygamberi tanıma şerefini inançsız bir gafili tanıma şerefsizliğine tercih ettiler. Kendilerini dünyada rezil Ahirette zelil olmaya mahkum ettiler chat yüzünden. Allah ( c.c.) kitapları ile Rab'bi ile Kuran ile Peygamber ile manevi chat yapma lezzetini versin. !!!

Bu yeter de artar da. !!!

Çünkü dost isteyene Allah (c.c.) yeter, yaran isteyene Kuran yeter. !!!


M.KAKÇA


05.09.2007 12:18:25
213 defa görüntülendi

 
    g.ç, 02.08.2009 17:00:20
      s.a ben hiç chat yapmadım Allah ayaklarımı sabit kadem kılsın bu yanlışa sürüklemesin insaallah. chat konussunda yazdıklarınız çok doğru. Üstadımızın cümleleriyle dahada bir anlam buluyor tefekkür etmeye vesile oluyorsunuz Allah razı olsun. bu illete bulaşmış yada bulaşmak üzere olanlar okurda feyizlenirler insaalah.


Bugün 35 ziyaretçi (45 klik) kişi burdaydı!




Free MySpace Backgrounds by InfoServe Media, LLC
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol